Zeynep, ifadesizce karşısındaki orta yaşlı adama bakarken, Nihat bey ona doğru bi adım attı.
"Zeynep, kızım lütfen, beni bir kez dinle" dediğinde, adamın çaresiz ses tonuna üzüldü.
Kararsız bakışları Aras Berk'le buluştuğunda, nişanlısı ona başıyla onay verdi."Beni yalnız bırakma" derken Aras gülümsedi,
"Hiçbir zaman. Şimdi gidip annenlere durumu haber vereceğim" diyip içeri girerken, Zeynep başı önde onu beklemeye başladı.
Karşısındaki adama bakmaya korkuyordu. Çünkü ne duyacağını az çok tahmin ediyordu.
'Böyle olsun istemedim.'
'Tek suçlu annen...'
'Yıllarca seni aradım...' falan filan...Birkaç dakika sonra Aras Berk yanına geldiğinde,
"Annen yarım saatliğine izin verdi" derken Nihat beye baktı.İki sokak ötedeki kafeye girip, çaylarını içerken, Zeynep beklentiyle, nasıl hitap etmesi gerektiğini bilmediği babasına baktı.
"Sizi dinliyorum" derken adamın gözlerindeki hüzün barizdi.
Nihat derin bir nefes alıp kızına baktı.
"Zeynep... Biz annenle lisede tanışmıştık. Arkadaşlığımız ilerlerken birbirimizi sevdiğimizi anladık.
Zehra'nın ailesi yoktu. Onları küçükken bir trafik kazasında kaybetmişti. Lara'nın babası onu yanına almıştı.
Zehra her zaman onlara minnet duyardı, ama ilk fırsatta kendi düzenini kurmak istediğini söylerdi.
Birbirimizi çok sevdik ve lise bitince hemen evlenmek istedik, üniversiteyi birlikte okuyacaktık.Ama o sırada benim babamın tayini başka bir şehire çıktı. Zehra'dan ayrılmamak için Çukurova üniversitesini kazandım ve burada okumaya başladım.
Ancak ailelerimiz, bu yaşta ciddi bir ilişki yaşamamıza karşıydı. O yüzden Lara dışında kimse bilmiyordu bizi.
Bir gün annem, babamın rahatsız olduğunu söyledi ve apar topar Gaziantep'e gittim. Kalp krizi geçirmişti, iki hafta yoğun bakımda kaldı ama, onu kaybettik...
Babamın ani ölümü, büyük bir travmaydı benim için. Anneni aramaya fırsatım olmadı, çünkü ailenin yükü tamamen üzerime binmişti. Ama aklım hep Zehra'daydı.
Annem, babamın ölümüyle tüm psikolojisini yitirmişti ve defalarca intihara teşebbüs etti. Onu ve iki kardeşimi bırakıp Adana'ya dönemedim ve okulu bıraktım.
Herşey yoluna girdikten sonra, annene ulaşmaya çalıştım ama tüm çabalarım sonuçsuz kaldı.
Yıllar sonra yeniden kendi memleketime taşınıp, burada bir düzen kurdum.
Seninle ilk karşılaştığımız gün, ufak çaplı bir şok geçirdim. Annene o kadar çok benziyorsun ki. Sana Zehrayı sorduğumda, tek umudum onu bir daha görüp helallik almaktı. Bu yüzden seni takip edip, Lara'yı görünce Zehra yı sordum ve sonra acı gerçekleri öğrendim.
Zeynep, biliyorsun ki kaderimizi kendimiz seçemiyoruz.
Eğer babam ölmeseydi, annenin hamile olduğu zamanları onunla geçirir, elini asla bırakmazdım.
Ama annene geri döneceğim diyip giderken, onun gözlerindeki hüznün sebebini yalnızca gidişime bağlamıştım, oysa o içinde neler yaşamış"Nihat bunları söylerken gözünden akan yaşlara engel olamıyordu. Zeynep'in de ondan kalır yanı yoktu.
Buraya gelirken, babasından herşeyi duymayı bekliyordu, ama bu kadar acı bir aşk hikayesi beklemiyordu.
Sessizlik uzadıkça uzadığında, Zeynep gözyaşlarını silip ayağa kalktı.
"Ben, ben iyi hissetmiyorum. Biraz düşünmem gerekiyor, duyduklarımı kabullenmek çok zor" derken çıkışa doğru hareket ettiğinde, Aras da peşinden ayaklandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZORAKİ DOSTLUK
Ficção AdolescenteBirbirleriyle iç içe büyüyen, beş ailenin çocukları... Dostlukları bozulmasın diye, bir yemin atarsa ortaya, kim daha uzun süre sadık kalabilir ki bu yemine?... Gönlüne söz geçiremeyenler mesela... Ne kadar tutabilir içinde? Dostluğun, kardeşliğin...