49.bölüm

1.2K 117 24
                                    

'Bir insanın kafasının rahat olması, en büyük zenginliktir.' dediklerinde, bu cümleyi hiç düşünmemişti Zeynep... Ama son bir haftadır kelimesi kelimesine anlamıştı.

Sürekli takip edildiğini düşünmek, korktuğu kişinin sevdiklerine zarar verme ihtimalini hissetmek, gerçekten çok rahatsız edici bir durumdu.

Oğuz o günden beri karşısına çıkmamıştı Zeynep'in. Gerçi çıkmasına imkan yoktu, çünkü genç kız, oturdukları siteden dışarı adım atmamıştı bir haftadır.

Alya'dansa hâlâ haber yoktu.
Anıl'ın boş bakışları, yaşadığı hayal kırıklığını anlatan en büyük kanıttı.

Alya'yı çok sevmişti ama, görünen o ki Alya'da aşkı için savaşacak cesaret yoktu.
Hâlâ telefonu kapalıydı ve Anıl her geçen saat ondan umudunu yitirir gibi davranıyordu.

Koskoca evde yalnızlıktan bunalmıştı Zeynep. Annesi yengesiyle, düşük sonrası kontrol için hastaneye gitmişti ve Zeynep şuan Furkan'la vakit geçirmek istiyordu.

Aras Berk'i arayıp, çıkacağını haber vermek istedi ama, telefonu bir türlü açmıyordu.

Sıkıntıyla nefesini verip, abisini aradı ve abisinin yorgun sesi kulaklarına doldu.

"Söyle güzelim?"

"Abi, ben Furkan'ı görmeye gideceğim de, haber vereyim dedim" diye çekinerek konuştuğunda, Tufan'ın ofladığını duydu.

Tamam, kabul ediyordu kendisi için endişelendiklerinden dışarı çıkmasını istemiyorlardı ama, Zeynep artık boğulmak üzereydi

"Abi nolur hayır deme, evin önünden taksiye binerim. Ayişa ablayı ararım, o da kapının önünde bekler beni nolur?" dediğinde abisinin pes ediceğini biliyordu.

"Tamam ama dur, Mert'e haber vereyim o bıraksın seni" derken göz devirdi Zeynep,

"Peki abi" dedi bıkkınlıkla. İnsanlara yük olmaktan nefret ediyordu, ve bi şekilde bu konuma düşüyordu.

Yarım saat sonra kapısı çaldığında, Mert gülümseyen ifadesiyle karşısındaydı. Genç kız mahçupça ona baktı.

"Hoşgeldin" dediğinde Mert, genç kızın keyfini yerine getirmek için,

"Ne bu surat hanımefendi? Şoförlüğünü yapacak arkadaşını böyle mi karşılar insan?" derken Zeynep zoraki bir gülümseme sundu ona.

"Kusura bakma Mert, ama sürekli birilerinin gözetimi altında yaşamak yoruyor insanı, anla beni" diyip çantasını aldı ve dışarı çıktı.

"Anlıyorum tabi ki Zeynep. Ama kendini kötü hissetme, biz senin aileniz" dedi genç adam.

Birlikte arabaya binecek zaman, Zeynep tedirginlikle etrafa bakıyordu. Ama etraf sessiz ve sakindi.

Mert ile yol boyunca şurdan burdan sohbet etmek, genç kızı iyi hissettirmişti.

"Bıraktığın için sağol Mert, görüşürüz" diyerek arabadan indiğinde, genç adam gülümseyip,

"Ne demek canım, dikkat et kendine" diyip oradan uzaklaştı.

Zeynep bahçe kapısından içeri girecek zaman, birinin kolundan tutmasıyla çığlık atmak için ağzını açsa da, ağzını kapatan elin sahibi buna izin vermemişti.

Çaresizlik içinde Oğuz'un gözlerine bakarken, onun ifadesiz bakışlarında merhamet aradı.

                                                                                                        

ZORAKİ DOSTLUK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin