Günler, haftalar birbirini kovalarken, iki ay daha geçmiş, Aras Berk'in yokluğunda günden güne erimişti Zeynep.
Aras'ın gitmeden önce, gözlerinin içine baka baka söylediği şeyden sonra, yine ertelemişti gitmeyi.
Babası bu duruma itiraz etmemişti, çünkü ani karar verdiğini biliyordu.
Bu süre içinde Erdem bey ve Nihat beyin arkadaşlığı ilerlemiş, Zeynep için daha sık görüşmeye başlamışlardı.
Zeynep biliyordu ki, ailesi ameliyat işini kendileriyle değil de Nihat bey'le ayarladığını öğrenince ona çok kırılacaklardı. Ama yapacak bişey yoktu.
Tufan ve Erdem ameliyata kesinlikle karşıydı. Tabi bunda Aras'ın büyük payı vardı. Lara ise tüm korkularına rağmen, kararı kendine bırakıyordu ama, onu da iki arada bırakmak istemiyordu.
Geçen iki ayın en büyük olayı, şüphesiz Tufan ve Nazan'ın aniden evlenmesiydi.
Çünkü Nazan her ne kadar saklasa da, herkes bi şekilde biliyordu. Babası Tufan'ın kendini oyaladığını ima edip, nişanı atmasını önermişti, ama Nazan babasının dayatmalarına dayanamayıp, Tufan'ı nikaha ikna etmişti.
Nazan, Tufan'ı gerçekten saf bi sevgiyle seviyordu. Bunun en büyük kanıtı ise, sevdiği adam için ailesine karşı gelmesi, ve kocasının ailesinden hiçbir beklentiye girmeden, eşinin ailesiyle birlikte yaşamak istemesiydi.
Lara hanım ise şimdilik kabul etmişti. Çünkü bitanecik oğluna güzel bir ev alıp, içini istedikleri gibi döşemeleri için, daha geniş bir zaman gerekliydi.
Genç kız odasının penceresinden bakarken, yorgun argın eve yürüyen Naz'ı farketti.
Onlar da Cenk ne kadar, bir ay içinde evlenelim dese de, henüz hazırlıklarını bitiremediği için tarihi belirleyememişti.
Zeynep arafta gibi hissediyordu kendini, bu kocaman ailenin birbirlerine ne kadar bağlı olduğunu biliyordu ve kendinin vedasız bir gidişi, herkesi yaralardı.
Düşünceleri çıkmaza girince, çareyi en büyük stres atma sebebi olan, mutluluk kaynağı küçük kardeşini görmeye gitmekte buldu.
***
Naz çantasını ne kadar karıştırsa da, anahtarını bulamıyordu. Sahi ya, diğer çantasında kalmış da olabilirdi. Bu düşünceyle oflayıp annesini aradı.
Ananesi biraz rahatsız olduğu için, annesi gün boyu orada olacaktı. O yüzden kendine kapıyı açacak biri de yoktu.
Hande hanım, yedek anahtarın kayınvalidesinde olduğunu söyleyince, geri dönüp yan eve geçti. Zile basıp beklerken, Cenk'in evde olmamasını diledi.
Çünkü şuan çok bakımsız, yorgun ve çirkin hissediyordu kendini. Tam da bu düşünceler içindeyken, kapı açıldığında dualarının kabul olmadığını anladı.
Kapıyı açan meteor, nişanlısı oluyordu değil mi, bu adam evde böyle mi dolaşıyordu?
Naz onun ıslak saçlarına bakınca, havuzdan çıktığını anladı.
Üzerindeki ıslak şortu ve kol kaslarını ortaya çıkaran askılı tişört de bunun kanıtıydı."Deniz gözlüm, bana böyle hayranlıkla bakman gururumu okşuyor ama, daha ne kadar kapıda bekleyeceksin?" diyen Cenk'in sesiyle kendine geldi genç kız.
"Şeyy, öyle değil yani, ben... Bizim evin yedek anahtarı sizdeymiş de" derken sesi titremişti kızcağızın.
Çünkü şuan özgüven eksikliği diz boyuydu. Kendisi ne kadar özensizse, karşısındaki adam o kadar parıldıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZORAKİ DOSTLUK
Roman pour AdolescentsBirbirleriyle iç içe büyüyen, beş ailenin çocukları... Dostlukları bozulmasın diye, bir yemin atarsa ortaya, kim daha uzun süre sadık kalabilir ki bu yemine?... Gönlüne söz geçiremeyenler mesela... Ne kadar tutabilir içinde? Dostluğun, kardeşliğin...