4.bölüm

1.9K 142 28
                                    

Bir ay olmuştu...

Cenk, Naz'a birden bağırdığı için pişman olmuş, ve o günden beri, ona kendini affettirmek için kırk takla atsa da, Naz'ın keçi inadı tutmuştu. Nuh diyor peygamber demiyordu.

Bir kaç gün sonra Naz'ın doğum günüydü, ve ona sürpriz bir kutlama yapacaklardı. Ceren söylemişti ama kızlar arasında mı olacaktı merak ediyordu.

Biliyordu, Naz onun söylediklerine değil, 'o adama yüz verme' dediğine kırılmıştı. Naz zaten kimseye yüz vermezdi ki.

Cenk bunu bilmesine biliyordu ama, evlenme çağına gelmiş, muhteşem bir kızdı o.
Ya etrafındaki adamlar evlenme niyetiyle yaklaşırsa...
Ya Naz onlardan birine şans verirse...

Düşüncesi bile genç adamı nefessiz bırakıyordu. Öyle bir ihtimali düşünemiyordu.

Ya kendini öldürürdü, ki bunu yapamayacağını biliyordu, inançlarından dolayı.
Ya da en iyi ihtimal buralardan giderdi. Naz'ın elini başkasının tutmasına izin veremezdi.

Düşüncleri arasında boğulunca, biriyle konuşma ihtiyacı hissedip, motoruna atladı.

Tufan'ın cafesine geldiğinde etrafa bakındı, canlı müzik mekanı olduğu için gündüz vakti sakindi.

İlerde Ali'nin arabasını görünce gülümsedi, ikisiyle aynı anda bir araya gelememişti kaç zamandır.

Mekana girdiğinde, az ilerdeki ikiliye baktı. Tufan elinde dosyalar, hesap işine girmişti belli ki. Karşısında oturan Ali ise telefonla uğraşıyordu.

"Gençler! Muhabbet koyu anlaşılan." diyerek yanlarına yaklaştı Cenk. Ali bir anda şaşırarak ayaklandı,

"Vayy Cenk, naber? Hayırdır oğlum iki aydır kaybolmuyorsun. Herşey yolunda mı?" diye takıldı arkadaşına,

"Yolunda Ali merak etme, sadece bu aralar yarışmak istemiyorum. Annemle bu yüzden aramız açık." diyip iç çekti Cenk.

Aslında son zamanlarda yarışmamasının bir başka nedeni ise Naz'dı. Kendini bildi bileli motora büyük bir tutkusu vardı ama, Naz'a olan tutkusu ondan fazlaydı.
Tufan, Ali'ye göz kırpıp,

"Oğlum böyle dediğine bakma, onu çağırmıyorlardır bence, bahane üretiyor." diyince Cenk arkadaşının şaka yaptığını bilse de biraz bozuldu.

"Ben gayet de aranan bir motorcuyum tamam mı?" dediğinde Tufan kahkahasını artırıp,

"Tabi tabi zaten Türkiye'de bir Kenan Sofuoğlu, iki sensin di mi?" dedi.

Ali de ona katılıp gülerken Cenk ayaklanıp,
"Eğlenecek başka birşey bulunca görüşürüz beyler" diye terslendi.

Aslında bunu yaparken ciddi değildi. Sadece üzerindeki ilgiyi dağıtmak istiyordu.

"Oğlum şaka yapıyoruz lan. Otur şuraya" diyerek kolundan tutup çekti Ali onu. Tufan ciddileşip,
"Cenk bak, motora olan bağlılığını biliyoruz ama, biz kardeşiz oğlum beraber büyüdük. Sürekli ortadan kaybolup, ne zaman geleceğini bilmediğimiz bir kardeş de insanı endişede bırakıyor. Bizi de anla. Tamam çok istiyorsan yine motor kullan ama, gel adam gibi bir düzen kur.

Bak Alp amcam sana belli etmese bile çok üzülüyor. Bi tanecik oğlu var o da kendi işini sevmiyor diye." dedi.

Cenk bu sırada Tufan'ın ne kadar haklı olduğunu düşünüyordu. Aslında gerçekten artık bir düzeni olmalıydı. 26 yaşına gelmişti ama hâlâ serseri gibi dolaşıyordu ortada. Yine de huysuzluk yapmaktan vazgeçmedi tabi,

"Oğlum ben ne anlarım ev satmaktan" diyip mızmızlık yaptıysa da Ali ona göz kırpıp,

"Sen ev satmayacaksın kardeşim. Ev isteyen sana gelecek. Şimdi emlakçılığın sözlük anlamını öğretmemi bekleme benden." diyip önündeki çaydan bir yudum aldı.

ZORAKİ DOSTLUK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin