Keyif almanız dileğimle :)
Her genç kızın rüyası olan, yüzlerce abiye elbise dolu bir moda evindeydi Naz.
Etrafta rengarenk, ışıl ışıl süslenmiş elbiseler, ve önünde bir sürü modeller olan katalog vardı. İyice kafası karışmıştı.Hafta sonu nişanı vardı. Ve annesiyle kayın validesi, kendinden daha heyecanlıydı.
Zeynep'le Aras Berk gittiklerinin ertesi günü dönmüşler, ve o akşam herşeyin yoluna girdiği düşüncesiyle, Cenk'in ailesi Naz'ı istemeye gelmişti.
İki aile arasında kesilen sözden sonra, bir hafta sonrasına nişan yapmak için sözleşmişlerdi.
Annesi nişan bohçası diye koştururken, kendinin önemsediği tek şey elbisesiydi.
Telefonuna gelen bildirim sesiyle mesajı açtı. Cenktendi.-Benim müstakbel nişanlımın yardıma ihtiyacı mı var acaba?-
Mesajı okur okumaz etrafa bakındı, ama Cenk ortada yoktu. Bu sırada Ceren elindeki telefonu gösterdiğinde, Naz'ın az önceki kararsızca elbiselere bakışını fotoğraf çekip, abisine göndermiş olduğunu gördü.
Ona gülümserken Cenk'e cevap yazdı.
"Evet kara şövalye. Her zor anımda yanımda bitiyordun şimdi nerelerdesin? :)" yazıp gönderdi ve ayağa kalkıp askıdaki elbiselere bakmaya devam etti.Cenk cevap yazmamıştı mesaja. Yine de bunun çok üstünde durmadı Naz.
Bir an, isteme gecesi aklına geldiğinde gülümsedi genç kız.
Aynanın karşısında, hafif bir makyaj yapıp, haki yeşil elbisesinin, belindeki kuşağını düzetti.
Heyecandan titriyordu ve, kalbi son sürat atıyordu. Gün içinde Cenk'le bir çok kez konuşmuştu ama, ikisi de ne yaparsa yapsın, gerginliklerine bir çözüm bulamamışlardı.
Alt kata indiğinde, büyükleri salondaki yerini almıştı. Ananesi ve babaannesi ona sevgiyle baktığında, gülümsedi ve ikisinin ortasına oturup, ellerini tuttu.
"Nasıl olmuşum canlarım?" derken Lale hanım hafif dolan gözlerini sildi.
"Çok güzelsin, prensesim benim. Ne ara büyüdün sen?" derken Anıl karşı koltuktan onlara baktı.
"Anane, iki senedir evlensin artık diyordun, şimdi niye böyle söylüyorsun?" diyince herkes gülmüştü.
Çok geçmeden, çalan kapıyla, oturduğu yerden doğruldu Naz. Titreyen ellerini birbirine sürterek, kapıyı açtığında, karşısındaki manzarayla, gülümsemesi büyüdü.
Cenk, elinde bir demet beyaz gül ile, kravatsız takımının içinde çok karizmatik görünüyordu.
Arkasında ise heyecanlı bir gülümsemeyle ailesi vardı. Onları içeri buyur edip, aile büyüklerinin elini öptü ve sonra Cenk'in elinden gülleri aldı.
"Çok güzeller, teşekkür ederim Cenk." derken, adamın aşık bakışlarıyla göz göze geldi.
"Deniz gözlüm... Sen daha güzelsin..." diyerek genç kızı utandırdı Cenk.
Ailelerin birbirleriyle kısa süren muhabbetinden sonra, Naz kahveleri yapmıştı.
Aslında o, Cenk'in kahvesine tuz atmak istememişti, çünkü genç adam yıllardır, bu aşkın zorluklarını ve acısını çekmişti. Ona bol şekerli ve hatta ballı bir kahve yapmak istiyordu ama, kahveyi sade seven Cenk için, bu da farklı bir isyan olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZORAKİ DOSTLUK
Genç KurguBirbirleriyle iç içe büyüyen, beş ailenin çocukları... Dostlukları bozulmasın diye, bir yemin atarsa ortaya, kim daha uzun süre sadık kalabilir ki bu yemine?... Gönlüne söz geçiremeyenler mesela... Ne kadar tutabilir içinde? Dostluğun, kardeşliğin...