Düğün bittikten sonra, hâlâ açık olan bir restorana girip, yemek yemek istemişti Naz.
Onun bu iştahlı hali, Cenk'in çok hoşuna gidiyordu.
Normal zamanlarda, Naz'ın hiç aşırı istekle yemek yediğini görmemişti. Anlaşılan ufaklık varlığını şimdiden belli ediyordu.Naz güzelce karnını doyurduktan sonra başını kaldırdığında, kendini izleyen kocasıyla göz göze geldi.
"Cenk ya bakma öyle, öküz gibi yedim değil mi?" dediğinde genç adam bir kahkaha patlattı.
"Aşk olsun güzelim, öküz gibi denir mi hiç senin gibi tatlı şeye? Tabi ki de istediğin kadar yiyeceksin, sen kuvvetli olacaksın ki, bebeğimiz de sağlıklı olsun değil mi?" derken Naz onun konuşmalarıyla keyiflenmişti.
"Babamla baban, şimdiden isim kavgası yapmaya başladı. Daha bebeğin kalp atışını bile görmedik ama, onlar erkek olursa ismi şu olsun, kız olursa bu olsun tartışmasına girdiler" dediğinde Cenk buna güldü.
"O ikiliyi böyle görmek çok hoşuma gidiyor. Ailelerimizin biz doğmadan böylesine güçlü bağları olması çok güzel bir şey.
Her konuda hemfikirler, ufak atışmalar dışında. Bu yüzden ikimiz de hiç arada kalmıyoruz farkında mısın?" dedi.Naz başıyla onaylarken kocasına takıldı,
"Bu yüzden beni tercih ettin di mi? Annenle babanı yeni insanlarla tanıştırıp arada kalma derdine girmemek için" diyerek güldü. Cenk ise yeni bir gülme krizine girmişti.
"Aslında tutardı ama, ben seni plan yaparak sevmedim deniz gözlüm... Kalbim seni her gördüğünde, öyle bir maratona çıkmış tepkisi veriyordu ki. Öncesini sonrasını hiç düşünmedim."
Naz bu sözlerle huzurlu bir gülümseme sundu ona. O sırada telefonu çalınca, endişeyle bu saatte arayan kişiye baktı. Aynı ifadeyle Cenk de kendine bakınca,
"Aras arıyor" diyerek telefonu cevapladı.
"Efendim kuzen?""Naz kusura bakma, rahatsız ettim ama Zeynep baygınlık geçirdi hastanedeyiz şimdi. Senden başka kimseyi aramak gelmedi aklıma"
"Ne oldu? Neden bayıldı kız? Naptın lan kıza söyle?" derken Cenk içtiği suyu püskürtmüştü.
Aras Naz'dan gelen soru üzerine utancından yerin dibine girmeyi diledi,
"Kızım deli etme adamı, daha dokunmadım bile" derken, böyle bir konuşmaya girdikleri için, şansına küfürler ediyordu.
"Tamam bekle geliyoruz" diyerek telefonu kapattı Naz.
Cenk ona gözlerini pörtleterek bakarken Naz,
"Sandığın gibi birşey değil, hadi gidip bakalım" diyerek çantasını aldı. Cenk ise hâlâ bıyık altından gülüyordu.
"Aşkım yazık ama çocuğa, ne biçim soru sordun?" derken Naz dirseğini kocasının koluna vurdu.
"Ya napayım o an, birden ağzımdan kaçtı." diyerek hâlâ gülen kocasına sert bir bakış atıp, arabaya bindi.
Zeynep'e müdahale eden doktor içerden çıktığında, Aras Berk merakla ayağa kalkıp doktorun önünde dikildi.
"Nesi var? Epilepsi nöbeti mi?" dediğinde kadın tebessüm etti,
"Merak etmeyin korkulacak bir durum yok. Sadece psikolojik. Ama endişe etmekte haklısınız, sonuçta ağır bir hastalık geçirmiş.
Ben bu bayılmayı yorgunluğa bağlıyorum, ama yine de uygun bir zamanda kontrol ettirmekte fayda var. Geçmiş olsun." diyerek yanından ayrıldı.
Zeynep kendine geldiğinde ağlamak istedi. Rezil olmuştu. Tek kelimeyle rezillikti yaşadığı.
Doktor ona bir nevi heyecandan bayıldığını söylemişti ve genç kız utancından ölecek gibi olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZORAKİ DOSTLUK
Novela JuvenilBirbirleriyle iç içe büyüyen, beş ailenin çocukları... Dostlukları bozulmasın diye, bir yemin atarsa ortaya, kim daha uzun süre sadık kalabilir ki bu yemine?... Gönlüne söz geçiremeyenler mesela... Ne kadar tutabilir içinde? Dostluğun, kardeşliğin...