Onunla geçen zaman...
Böyle başlayan nice cümleler vardı ki, sevgisini sorguladığımız çiftler, böyle başlardı ve ardı arkası kesilmezdi güzel cümlelerin.
Onunla geçen zaman, çok keyifli...
Onunla geçen zaman çok huzurlu...
Onunla geçen zaman çok hızlı...
Onunla herşey çok başka, çok kusursuz...
Naz için de durum böyleydi. Cenk ile zamanın nasıl geçtiğini bilmiyordu. Bazen bilerek, ya da bilmeyerek kırsa da, gönlünü almayı biliyordu genç adam, güzel karısının.
Mesaisi bittiğinde, üzerindeki beyaz önlüğü ve steteskopu çıkarıp feracesini giydi Naz.
Baş örtüsünü bozup yeniden düzeltti ve çantasını alıp hastaneden çıktı.
Karşısında, beyaz spor bir arabaya yaslanmış, kendini bekleyen aşkını görünce gülümsedi. Resmen etraftaki kızlar için görsel şölen sunuyordu.
Bakışları birleştiğinde ikisi de gülümsedi. Bu gülümseme, sadece birbirlerine özel olandı. Genç kadın kocasına yaklaşıp sarılırken,
"Geleceğini söylemedin?" dedi sorarca. O sırada arabanın yolcu kapısını açacak zaman kocası engel oldu.
"Sürpriz yapmak için söylemedim deniz gözlüm. Al bakalım, hayırlı olsun." diyerek arabanın anahtarını eline tutuşturdu.
Naz şaşkınca bir elindeki anahtara bir Cenk'e baktı. Bir süredir ona araba almak istediğini söylüyordu ama, fırsat olmamıştı ciddi anlamda konuşacak.
"Yaaa Cenk, çok tatlısın, çok teşekkür ederim" diyerek bir daha sarıldı kocasına.
Başını kaldırıp tekrar arabasına baktığında, gözleri beğeniyle ışıldadı.
Hevesle direksiyonun başına geçtiğinde, arabanın içini uzun uzun inceledi.
Sağına baktığında kendine huzurla bakan kocasını fark etti. Gülen gözlerini gözlerinden çekmeden, kocaman öpücükler kondurdu yanaklarına.
"Bu kadar düşünceli olduğun için çok teşekkür ederim canım" dediğinde Cenk, yüzünü okşayan elin içini öptü.
"Teşekkür etme deniz gözlüm. Sadece bana hep böyle aşkla bak, başka bişey istemem." diyerek alnından öptü.
"Eee, ne bekliyorsunuz Naz hanım, yeni arabanızla bir tur atalım mı artık?" derken, Naz heyecanla arabayı çalıştırıp yola koyulmuştu bile.
***
Zeynep, öğrendiklerinden sonra, herşeyi içine atıp susmak istemiyordu bu kez.
Aras Berk'i ikna edip, bi an önce bildiklerini Anıl'a anlatmak istiyordu.
Yolculukları bittiğinde, kendi evine bile uğramadan, Anıl'ın evinin yolunu tuttu. Zile basıp beklerken, Aras Berk de peşinden gelmişti.
"Zeynep bu ne acele kızım ya, soluk soluğa kaldım" dediğinde genç kız umursamazca omuz silkti.
"Bu sefer geç olmadan Anıl'la konuşmak istiyorum." derken kapı açıldı ve Anıl'ın boş bakışları karşıladı onları.
Zeynep onun bu haline üzüntüyle bakıp, içeri girdiğinde, salona oturup Aras'la Anıl'ın oturmasını bekledi.
"Anıl hiç iyi görünmüyorsun, nolur kendini yıpratma, çünkü kimse buna değmez" dediğinde, gözlerindeki acıyla tezat bir gülümseme sundu Anıl.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZORAKİ DOSTLUK
Teen FictionBirbirleriyle iç içe büyüyen, beş ailenin çocukları... Dostlukları bozulmasın diye, bir yemin atarsa ortaya, kim daha uzun süre sadık kalabilir ki bu yemine?... Gönlüne söz geçiremeyenler mesela... Ne kadar tutabilir içinde? Dostluğun, kardeşliğin...