Bazı anlar vardır, hiç bitmesin istersin, ama bir saati bile, bir salise kadar hızlı geçer, genelde çok mutlu olduğun zamanlardır bunlar...
Bir de en sıkıntılı, en kaygılı, en korkulu anlar vardır. Böyle zamanların geçmek bilmeyen bir dakikası bile, bir ömre bedeldir.
Zeynep'in sevenleri için şuanlar öyleydi. Lara hanımın telefonu susmak bilmiyordu. Adana'da bıraktığı sevdikleri, sürekli arayıp Zeynep'in durumu hakkında bilgi almak istiyordu.
Ama Lara'nın, şimdi kimseye verecek bir cevabı yoktu. Çünkü doktorların, Zeynep uyanmadan nasıl bir yol izleyecekleri belirsizdi.
Bir ömür gibi gelen üç saatin sonunda, genç kızın gözleri kıpırdamaya başladı. Nihat bey heyecanla koşturup, Haris'e haber verdiğinde, doktorlar Zeynep'i muayene ettiler.
Yalnız genç kızın boş bakışları telaşlı babayı korkutuyordu.
Doktor odadan çıktığında yüzü gülüyordu."Kızım nasıl?" diye sorunca, Haris mutlu haberi verdi Nihat'a.
"O iyi Nihat. Ameliyat başarılı geçti ve uyanınca tepkileri olması gerektiği gibiydi. Sadece çok yorgun. Ameliyatın etkileri bir süre devam eder, yani baş ağrıları, yorgunluk gibi ama, sonra normal hayatına dönebilir. Yine de bundan sonra, başına darbe almamaya yada kendini zorlamamasına dikkat etmek gerekir." dediğinde Nihat sevinçle Harris'e sarıldı.
"Herşey için teşekkür ederim Haris, sen olmasan burada tek başımıza nasıl doktor arayacaktık" dedi.
Genç doktor, kuzeninin eşine güven veren bir gülümsemeyle elini sıktı.
"Teşekkür etme, biz doktoruz, işimiz bu" diyip odasına ilerledi.
Lara hanım, Nihat beye beklentiyle bakınca,
"Önce sen gir Lara" dedi Nihat. Lara ona minnetle bakıp, teşekkür etti. İçeri girdiğinde, yorgunca bakan kızının ellerini sımsıkı tutup öptü.
"Güzel kızım... Bitti. Sonunda bitti, kurtuldun çok şükür" derken gözlerinden akan, mutluluk gözyaşlarının ardı arkası kesilmiyordu.
Genç kız biraz kendini zorlayarak konuşmaya çalıştı,
"An-nemm, ağlama, lütfen" derken gülümsemeye çalışıyordu.
Daha sonra içeri babası ve Ayişa ablası girdiğinde, sevinçle genç kızın etrafını sardılar. Lara çalan telefonuna bakınca gülümsedi.
"Zeynep. Abinleri görmek ister misin?" dediğinde Zeynep başıyla onayladı. Lara görüntülü aramayı başlatıp, kamerayı Zeynep'e tuttu.
Ekranda ilk görünen yüzler Tufan ve Erdem'di.
"Zeynep'im, nasılsın güzelim?" diye şefkatli bir sesle sordu abisi.
"İyi-yim abi." dediğinde yine zorlanmıştı genç kız. Narkozun etkisiyle boğazı kurumuştu. Hâlâ tam ayık hissetmiyordu kendini.
Erdem bey de gözleri hafif sulanmış bir şekilde baktı kızına,
"Daha iyi misin meleğim?" dediğinde Zeynep şuan onların yanında olup sarılmak istedi."İyiyim babacığım, sana sarıldığımda daha iyi hissedeceğim inşallah" derken Nihat bey elini sıktı kızının.
Her ne kadar, Zeynep'le Erdem'in arasındaki bağı arada kıskansa da, kızını böyle bi aile büyüttüğü için çok şanslıydı.
Böyle geniş, sevgi dolu bir aile herkese nasip olmazdı.Tufan biraz daha Zeynep'le konuştuktan sonra, kamerayı havaya kaldırınca arkadaki kalabalığa gülümsedi Zeynep. Herkes ordaydı. Şimdilik tek tek konuşamayacağını bildiğinden,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZORAKİ DOSTLUK
Ficção AdolescenteBirbirleriyle iç içe büyüyen, beş ailenin çocukları... Dostlukları bozulmasın diye, bir yemin atarsa ortaya, kim daha uzun süre sadık kalabilir ki bu yemine?... Gönlüne söz geçiremeyenler mesela... Ne kadar tutabilir içinde? Dostluğun, kardeşliğin...