❤Özel bölüm❤

1.8K 113 26
                                    

3 yıl sonra...

Cenk önündeki kahveden yudumlarken, bir saattir didişen oğluyla kızına baktı.

Naz ona, namaz kılıp, biraz kuran okuyacağını ve çocuklarla ilgilenmesini söylemişti ama, bu ikili bir aradayken ne annelerini, ne de babalarını dinliyorlardı.
Varsa yoksa, Anıl'ın dediklerini yapıyorlardı. Anıl yoksa kimse onları durduramıyordu.

Cenk bir süre sonra, artık Naz'ın rahatsız olacağını bildiğinden, çocukların yanına oturdu.

"Neyi paylaşamıyorsunuz, söyleyin, belki yardımım olur çocuklar?" derken Melek dudağını büzüp,

"Baba, şey, Burak benim mutfak setimi vermiyor, ben onun doktor setini alıyor muyum?" diyerek kollarını abartılı bir şekilde göğsünde kavuşturdu.

Cenk kızının sözleri üzerine oğluna döndü.

"Burak, söyle bana, neden kardeşinin oyuncağını alıyorsun?" diyince Burak mavi gözlerini kısıp, bakışlarını kaçırdı.

"Ama babaaa, ben de yemek yapmak istiyorum" diyince genç adam yüzünü sıvazladı.

"Ne yapacağım ben şimdi? Birşey alırken ikinize de aynısını alayım diyorum, hayır diyorsunuz, sonra eve gelince birbirinizin olanı istiyorsunuz. Of Allah'ım ya!" diye sitemli bir şekilde konuştu adam.

Çocuklar suçlu bir edayla bakarken, yavaşça kalkıp odalarına gittiler. Cenk ise, bunun üzerine sırıtıp koltuğa oturdu. Bu yöntemi hep işe yarıyordu.

Naz içerden onların bu haline gülümseyerek geldi. Kızıyla oğlu odalarına gidince, neler yaptıklarına bakmak istedi.

İkisi de uslu uslu kendi oyuncaklarıyla oynuyorlardı. Bir an, babasının kız versiyonu olan kızına baktı, sonra da kendi gibi deniz gözlü sarı saçlı oğluna... İçinden yükselen sevgiyle şimdiki haline şükretti.

Yeni doğum yaptığı sıralar, Melek sarışın gibi görünmüştü gözlerine ve Burak da esmer gibiydi. Ama Naz anlıyordu ki, bir çocuk büyüyünceye dek, ne kadar da değişiyordu.

İkisi büyüdükçe, Melek'in saçları koyulaşmış, gözleri elaya dönmüştü. Aynı şekilde Burak da, renkli gözleri ve sarıya çalan saçlarıyla annesine benziyordu.

Çocuklarının dikkatlerini dağıtmadan eşinin yanına gitti.

"Çay ister misin canım?" dediğinde Cenk başını sallayıp,

"Çay değil ama, seni isterim deniz gözlüm. Tercihen şekerli" diyerek elini uzattı.
Genç kadın eşinden gelen bu daveti karşılıksız bırakmadı. Yanına oturunca kocası dizlerine uzandı.

"Ne yapıyor bakim bıcırıklar?"

Naz onun çocuklarına söylediği şeye gülerken, saçlarını okşamaya başladı.
"İkisi de kendi oyuncağıyla oynuyor. Sanırım şu tripli konuşma taktiğin işe yarıyor. Ben de mi denesem napsam?" dediğinde Cenk güldü.

"Bence sen deneme. O zaman çok etkili olmaz. Senin için başka bir yöntem geliştirelim" derken ikisi de gülüyordu. Naz daha sonra ciddiyetini toplayıp kocasına baktı.

"Şaka bir yana Cenk... Birkaç yıl önce bana, böyle bir resmin içinde olacağımı söyleseler, güler geçerdim ama şimdi; sadece bakmakla bile dünyamı şenlendiren iki evladım var. Ve onların beni, kendine her gün daha fazla aşık eden bir babası var.

Defalarca şükrediyorum Rabbime. Bana böyle güzel nimetler verdiği için... Bana seni yazdığı için."

Cenk karısından böyle bir itiraf beklemediği için şaşkınca baktı ona. Sonra yattığı yerden doğrulup, içinden volkan gibi patlayan duygularını öperek gösterdi karısına. Bir süre doya doya çekti onun tatlı nefesini ciğerlerine.

ZORAKİ DOSTLUK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin