Aras Berk gözlerini açtığında, hastane kokusunu içine çekince, hoşnutsuz bir şekilde yerinde kıpırdandı.Karşısında, endişeyle kendine bakan genç kızı görünce gülümsemeden edemedi.
"Ne oldu bana Zeyno?" diye sorduğunda annesinin elini hissetti saçlarında, başucunda oturuyordu ve şefkatle bakıyordu oğluna.
"Ben şeyy-" diye utançla gözlerini kaçıran Zeynep'i, zor durumdan kurtaran Seher oldu.
"Oğlum, Zeynep damat kahvesine baharat atmış ve biliyosun senin karabibere alerjin var. Tüm bunlar o yüzden" dediğinde, oğlu genç kıza gülümseyerek bakıyordu.
Her durumda anlayışlı olan Seher, iki genci yalnız bırakıp dışarı çıktığında, Zeynep sözlüsüne bakıp ağlamaya başladı.
"Özür dilerim Aras, benim yüzümden zehirlendin bir de, aptalın tekiyim ben işte hiç damat kahvesine kara biber atılır mı? Oysa ben sadece-" derken Aras genç kızın elini tutunca göz göze geldiler.
"Ağlama güzelim, bak iyiyim ben" diyerek onu telkin etti.
Zeynep abartılı birşekilde burnunu çekip, başını salladı, ama yine çocuksu haline geri döndü.
"Benim yüzümden en mutlu günümüz mahvoldu."
"Bizim birlikte bütün günlerimiz en mutlu gün olacak Zeynep, hadi üzülme artık."
Aras Berk'in sözlerinden sonra Zeynep'in gözlerinin içi gülüyordu. Sevdiği adamdan böyle şeyler duymak rüya gibiydi onun için.
Aras ise kendi kendine doğru yolda olduğunu düşündü. Zeynep'in gözlerindeki mutluluk görülmeye değerdi.
Hastaneden çıkacak zaman Anıl kuzenine bakıp,
"Ellerine sağlık Zeynep'in, sen kardeşinden böyle birşeyi saklarsın, bak damat kahvesinden nasıl da zehirlendin!" dediğinde Aras Berk, yorgun bir şekilde gülümseyerek baktı ona.
Tufan ise bıyık altından gülüp,
"Kedi olalı bi fare tuttu Zeynep" diyerek Anıl'la birlikte çıkışa doğru yürüdü.Aras ise onlara sadece gülümsedi, çünkü haklılardı.
Eğer kendinin yerinde bir başkası olsa, kendi bile kızardı bu duruma.Ama Anıl'dan daha fazla saklayamazdı bu durumu, yarın şirkete gider gitmez ilk işi, dostuna tüm sıkıntılarını anlatıp rahatlamaktı.
Gece yatmadan önce, telefonuna arka arkaya bildirim gelince, kızkardeşlerinden gelen mesajları açtı.
Bu gece Zeynep'le ikisinin habersiz çekilmiş fotoğraflarıydı hepsi.
Fotoğrafların çoğunda Zeynep'in ona bakışlarını yakalamıştı görümcesi. Kahveyi uzatırken çekilen fotoğrafta ise, Aras Berk Zeynep'e gerçekten aşık gibi bakmıştı.
Aras Berk iç geçirip başını ellerinin arasına aldı. Yarın Naz'la konuşmalı,artık Zeynep'in hastalığını herkesin bilmesi gerektiğini söylemeliydi.
Bir an önce tedaviye başlamalıydı bu hayat dolu kız.
Aklına gelen fikirle, en son baktığı fotoğrafı Zeynep'e gönderip, güzel bir iyi geceler mesajı yazdı. Onu sevdiğini yazdı.
Yalan değildi ki zaten, Zeynep'i çok sevdiği için kalkışmamış mıydı bu oyuna? Sadece onun baktığı gözle bakmıyordu, o bir gerçekti.
Zeynep'e mesajı gönderip duşa girdi ve sonra yorgun bedeni uyuyakaldı.
Zeynep ise annesiyle gecenin kritiğini yaparken, babası gelip yanına oturdu. Kızının saçlarını okşayıp gülümsedi,
"Demek sözlenecek kadar büyüdün ha" dediğinde Zeynep utançla gözlerini kaçırdı.
O sırada mutfaktan çıkan Tufan alayla gülüp,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZORAKİ DOSTLUK
Novela JuvenilBirbirleriyle iç içe büyüyen, beş ailenin çocukları... Dostlukları bozulmasın diye, bir yemin atarsa ortaya, kim daha uzun süre sadık kalabilir ki bu yemine?... Gönlüne söz geçiremeyenler mesela... Ne kadar tutabilir içinde? Dostluğun, kardeşliğin...