Gökgürültüsüne karışan şiddetli yağmurun sesiyle, penceren kayan damlalara dalmıştı gözleri.Önündeki kahveden içecek zaman, karşısındaki adamın tatlı bakışlarıyla karşılaşınca, utangaç bir gülümseme sundu ona.
Cenk onun bu hallerini çok seviyordu. Utanınca kaçırdığı gözleri kısılıyor, uzun kirpikleri deniz gözlerini saklıyordu.
İş çıkışı Naz'ı hastaneden almış, kahve içmek için bir yere gelmişlerdi. Önceki gece telefonda konuşsalar da, yine de yüz yüze görüşmek istemişti.
Bardaktan boşalırcasına yağan yağmur, ikisine dışarda dolaşma fırsatı vermemişti ama, Cenk için yerin ve zamanın önemi yoktu. Naz onun yanındaysa, başka hiçbir şey önemli değildi.
"Kahven soğuyacak, içsene" diyerek sessizliği bozdu.
Naz gözlerini camdan çekip, kahvesine çevirdi ve bir yudum aldı."Deniz gözlüm, hâlâ söylemedin, baban çok kızdı mı?" diye sorduğunda, Naz başını olumsuz anlamda sallayıp,
"Yok, çok değil aslında. Bir babanın vermesi gereken tepkiyi verdi" dedi.
Cenk biliyordu ki, Naz hafifleterek söylüyordu.
"Öyleyse çok kızdı..." diyerek gülümsediğinde, kahvesini yudumlayıp başını salladı genç kız.Yine de Naz'ın bu duruma takılmadığını fark edince, içi rahatlamıştı Cenk'in.
Kahveleri bitmeye yakın,"Babam bugün babanla konuşacaktı, annemde annenle" diye başka konuya geçti.
Çok huzurlu bi ifadesi vardı. Şimdi burada oturup, deniz gözlüsüyle gelecek planları yapıyordu ve bu hayaline sığmayacak kadar güzeldi.
Naz da onun yüzündeki gülümsemenin ve huzurlu ifadesinin farkındaydı. Ona aynı gülümsemeyle bakıp,
"Peki babamdan onay çıkarsa ne olacak?" diye sordu.
"Bilmem, bence direk evlenelim" diye atıldı genç adam. Naz bunun üstüne öksürük krizine girmişti.
"Cenk, lütfen mantıklı şeyler söyler misin?" dediğinde Cenk sırıttı,
"Evlenmek gayet mantıklı bir şey değil mi?"
"Mantıklı ama, herşeyin bir sırası var di mi? Önce sözlenmek, nişanlanmak, sonra kına, bekarlığa veda partisi, nikah, düğün..." diyerek, her kızın farkında olmadan ezberlediği sıralamayı söyledi Naz.
Cenk gözlerini kocaman açmış ona bakıyordu.
"Böyle şeylerle ilgili değilsin diye biliyordum." dedi şaşıran ifadesiyle.
Naz yeniden kahvesini yudumlayıp,
"Hayatımda kimse yokken niye böyle şeylerle ilgili olayım ki Cenk? Ama madem ikimiz bir yola girdik. Herşey usulüne uygun olmalı değil mi?" dedi.
"Haklısın deniz gözlüm. Ama ben kurallardan çok doğaçlama yaşamayı seviyorum biliyorsun. Mesela seni aniden alıp kaçsam, ve sonra yıldırım nikahını kıysam. Bu daha çok benim tarzım, biliyorsun" diye aklındakileri bir çırpıda söyleyiverdi Cenk. Naz biraz ürkmüştü sanki.
"Cenk, beni buradan çıkarken kaçırmayacaksın değil mi?" diye sorarken sesi çatallamıştı. Cenk onun üzerindeki etkisini fark ettiğinde, bundan hoşlanmıştı.
"Sana istemediğin hiçbirşeyi yapmam güzelim. Sadece elini bile tutamamak beni sıkıntıya sokuyor. Sana doya doya sarılmak, saçlarını okşamak, gözlerine sen gözlerini kaçırmadan bakmak istiyorum. Tüm bunlar da ancak evlenince olacak biliyorsun" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZORAKİ DOSTLUK
Teen FictionBirbirleriyle iç içe büyüyen, beş ailenin çocukları... Dostlukları bozulmasın diye, bir yemin atarsa ortaya, kim daha uzun süre sadık kalabilir ki bu yemine?... Gönlüne söz geçiremeyenler mesela... Ne kadar tutabilir içinde? Dostluğun, kardeşliğin...