(Danbi)
Taehyung'un kucağında tüm çırpınışlarıma rağmen beni indirmemişti üstelik yetmezmiş gibi at ile beraber yolculuk yapmaya zorluyordu.
''İndirin beni sizinle gelmeyeceğim.''
''Kendiniz mi bineceksiniz yoksa kucağımda bir yolculuk yapmayı mı tercih edersiniz?''
Taehyung'un ciddiyeti yüzünden okunurken kaşlarımı çatıp bakışlarımı devirdim. Emrivaki yapmasından hoşlanmıyordum fakat tavrından kesinlikle ödün vermiyordu. Üstelik istediği cevabı alana kadar da beni kucağından indirmeye niyeti yok gibiydi.
''Kendim binebilirim.'' diye zorluklarla söylediğim cümle karşısında Taehyung nazikçe beni yere bıraktı. Ardından seri bir hareketle atın üzerindeki yerini aldığında tutmam için elini uzattı.
Elini tutmadan ata binebilmek için gerçekleştirdiğim hamleler başarısız olduğunda bir anda elimi kavrayarak beni yukarı çekti. Taehyung'un hareketiyle atı yürümeye başlarken Taehyung kolunu belime sardı. Bu hareketiyle olduğum yerde bir süre kaskatı kesilirken aklımın başıma gelmesiyle birlikte kolunu yavaşça benden uzaklaştırdım.
''Daha hızlı gidemez miyiz ne kadar sürecek bu yol?''
''Gidemeyiz, hızlı olursak oluşacak rüzgar yüzünden üşüyebilirsiniz.''
Söylediklerine karşılık gözlerimi devirdim. Beni düşünüyormuş gibi bir tavır sergilemesini istemiyordum.
''Üşümüyorum ben bir an önce bitsin istiyorum bu yolculuk.''
''Al öyleyse dizginleri eline.''
Taehyung elindeki dizginleri ellerime tutuşturduğunda sinirle başımı arkama doğru çevirdim. Fakat omzuma doğru duran yüzü ile karşılaştığımda önüme geri döndüm.
''Ben daha önce at sürmedim, nasıl hızlanması gerektiğini bilmiyorum.''
''Öyleyse yardım edebilirim.'' diyerek ellerini benim ellerimin üzerine kapatarak dizginleri ele geçirdiğinde ne yapmaya çalıştığını sorgulamaya başlamıştım. Zaten bana olan yakınlığı yüzünden yolculuğun kısa sürmesini istiyordum fakat o bu hareketiyle daha da yakınlaşmamıza sebep oluyordu.
Sağ elimin üzerindeki elinin baş parmağı tenimde gezindiğinde içimin çekildiğini hissettim.
''Üşümediğini söylemiştin ama ellerin buz gibi olmuş.''
Bana karşı saygı ifadeleri kullanmamasının yanı sıra sesinin de içten çıkması zihnimi bulandırıyordu. Beni etkisi altına almaya başladığını hissettiğimde ellerimi kendime çekmek için bir hamlede bulundum. Dün gece bir başkasına dokunmuş olduğu gerçeğini de aklıma getirerek mümkün olduğunca ondan uzaklaştım fakat at üzerinde ne kadar başarılı olduğum muammaydı.
''Çok inatçısın. Hasta ol öyleyse umrumda değilsin.''
Taehyung'a hiçbir şekilde cevap vermemeye devam ettiğimde dizginlerden çekerek atın biraz hızlanmasına sebep oldu. Dengemi sağlayamamaktan korksam bile yalnızca eyerin uç kısmından tutunmakla yetindim. Bana düşmemem için bile dokunmasını istemiyordum yine de arkadan dizginleri tutuyor olması bile kollarımın etrafını bir miktar sarıyor olmasını engelleyemiyordum.
Sessiz süren yolculuğun bitmesiyle birlikte attan inen Taehyung'un elini uzatmasını görmezden gelerek dikkatli bir şekilde aşağıya kendim indim. Sinirli bakışlarını üzerimde hissetmeme rağmen ona bakmayarak merkezi saraya adımlarımı yönelttiğimde peşimden geldiğini fark edebiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prince of Goryeo ❧ V
Fanfiction''Veliaht prens ile evlenmek istiyor musun gerçekten?'' Bana sorulan soru üzerine herkesin bakışları bana kaymıştı. Nedense bütün benliğim bu soruya evet demem gerektiğini söylüyordu. Belki de çok büyük bir yanlış yapacaktım ama bundan kesinlikle ha...