(Danbi)
Gözlerimi zorlukla araladığımda Bong Cha'nın dudaklarını büzmüş bir şekilde yatakta oturduğuna tanık oldum. Gülümseyerek yataktan doğrulduğumda Dong Sun'un üzerini açmamaya dikkat ederek Bong Cha'nın yanına geçtim.
''Ne düşünüyorsun gecenin bir vakti?'' diye fısıltıyla sorduğumda Bong Cha masum bakışlarını bana yönlendirdi.
''Canım mandalina istiyor.''
''Bu saatte mi?'' diyerek dudaklarımı büzdüğümde usulca başını salladı.
Günlerdir Taehyung ve Jimin ortalarda olmadığından ve sarayda başımıza bir şey gelir korkusuyla Bong Cha ve benim Saklı Bahçe'de uyumamıza karar verdiklerinden yatağı üç kişi paylaşıyorduk.
''Jimin gecenin bir vakti aşermemden çok çekti.''
Derin bir nefes alarak yataktan usulca kalktığımda Bong Cha meraklı bakışlarını üzerime yönlendirdi.
''Merak etme minik yeğenim için mandalina bulabilirim.''
''Danbi bu saatte gidemezsin, abim bana çok kızar.''
Bong Cha'ya aldırmadan üzerimi giyinerek kapıya doğru yöneldim.
''Merak etme, hemen dönerim.''
Adımlarımı saray mutfağına doğru yönlendirerek dikkatli bir şekilde ilerlerken dışarıda gördüğüm kişi ile birlikte duraksadım. Bakan Jung İn hızlı adımlarla bir yere yetişmeye çalışırken onu takip edip etmemek konusunda kararsız kalmıştım. Jungkook'un bana ulaştırdığı belgeler Bakan Jung İn'in olduğundan zaten ondan şüpheleniyordum. Bu durumda aklımdan geçeni yapmaya karar vererek usulca peşine takıldım.
Takip mesafesine önem vererek birkaç yüz metre gerisinden takip ettiğim Bakan Jung İn tapınaklara doğru yol alırken sessiz olmaya özen göstererek usul usul adımlar atıyordum. Havanın soğukluğuna ve içimin ürperiyor olmasına aldırmadan yüzüme düşen ıslaklıkla başımı gökyüzüne çevirdim.
Avuçlarımı açarak kar tanelerinin ellerime düşmesine sebep olurken gülümsedim.
''İlk kar.''
Fısıltıyla söylediklerime hayalimdeki tabloyu yerleştirdim bir anda. İlk karı Taehyung'un kollarında izlemeyi tercih ederdim fakat gel gör ki düşmanımın peşinden giderek ne karıştırdığına dair bir şeyler öğrenmeyi amaçlıyordum ve amacımı hatırlayarak gökyüzünden düşen taneciklere odaklanmayı bir anda bıraktım. Bakışlarım benden oldukça uzaklaşan Bakan Jung İn'i kaybetmemek adına yeniden ona yoğunlaştı.
......
Tapınaklara ulaşınca kayaların ardında kalmayı tercih ederek eğildim ve bakışlarımın Bakan Jung İn'i takip etmesine izin verdim. Bir anda onu bekleyen bir kadının ona yaklaşıp sarılmasıyla birlikte duraksadım. Karanlıkta yüzünü seçemesem de bu sesin kim olduğunu anladığımda dudaklarımın şaşkınlıkla aralanmasına engel olamamıştım.
''Seni özledim, sevgilim.''
Kaşlarımı çatarak olan biteni anlamaya çalışırken Bakan Jung İn ve sesinden Cariye Ok Mi olduğunu anladığım kadın öpüşmeye başladığında ellerimi dudaklarıma kapattım. Bu nasıl mümkün olabilirdi?
Şaşkınlığımı üzerimden atmaya çalışırken ikisinin kayalıklarda sarmaş dolaş oturmasıyla birlikte sakin olmaya çalışarak dikkatimi onlara verdim. konuşacağı şeyleri oldukça merak ediyordum. Gecenin bir yarısı yalnızca cilveleşmek dışında konuşacakları bir şeyler olmalıydı. Ya da ben öyle umuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prince of Goryeo ❧ V
Fanfiction''Veliaht prens ile evlenmek istiyor musun gerçekten?'' Bana sorulan soru üzerine herkesin bakışları bana kaymıştı. Nedense bütün benliğim bu soruya evet demem gerektiğini söylüyordu. Belki de çok büyük bir yanlış yapacaktım ama bundan kesinlikle ha...