Bölüm 10

13.1K 1.3K 529
                                    

Taehyung oldukça sakin bir şekilde üzerimden çekildiğinde ben hala deli gibi çarpan kalbimin sakinleşmesini bekliyordum.

''Ne yaptığınızı sorabilir miyim prenses?'' dediğinde usulca olduğum yerden kalkarak zorlukla yanıt verdim. Hala kalbim kulaklarımda atıyordu.

''Ben sadece üzerinizi örtmek istemiştim'' dediğimde yerdeki örtüye göz gezdirdi.

''Rahat uyumanız için onu size vermiştim, şimdi gidip uyuyun lütfen.''

Taehyung'un ciddi tavrının yanında ses tonunun da bir miktar kızgın olduğunu fark etmemle birlikte içimi kaplayan hüzünle olduğum yerden kalktığımda elime tutuşturduğu örtüyle birlikte yatağıma geri döndüm. Kendimi azarlanmış küçük bir kız çocuğu gibi hissediyordum. Çocuk olsam biraz ağlar durulurdum belki ama şu an bu duygunun nasıl geçeceğini bilmiyordum.

Göz ucuyla uzandığım yerden Taehyung'a baktığımda tavanı izlemekle meşgul olduğunu fark ettim. Sımsıkı gözlerimi yumup uyuyormuş gibi davranmanın iyi olacağını düşündüm. Bir kez daha konuşursa kalbimi daha fazla kırmasından korkuyordum. Ciddi davranışlarına bir miktar kendimi alıştırmış olabilirdim fakat bana kızgın olmasına değildim. Üstelik bunu uykusunu böldüğümden veya bana o kadar yakın olmasından dolayı olduğunu biliyordum. İki türlüsü de beni kırıyordu. İki türlüsü de Taehyung için atan kalbime ağır hasarlar veriyordu.

.....

Gece ne ara uyuyakaldığımı bilmeyerek gözlerimi açtığımda Taehyung'un odasında olmadığını fark ettim. Olabildiğince yavaş bir şekilde yataktan kalkıp derin bir nefes aldım. Çok az uyuduğumdan gözlerimin acıdığını hissetsem de ağır adımlar eşliğinde odamın yolunu tuttum. Bong Cha ile kararlaştırdığımız geziye gidip biraz temiz hava almak , biraz olsun saraydan uzaklaşmak istiyordum. 

Odamın kapısında bekleyen nedimelerim beni gördüğü anda saygıyla eğilirken içlerinden birine duş alabilmem için su hazırlamasını isteyerek odama çekildim.

......

''Veliaht prensesim, ablanız Yong Shin sizi görmeye geldiler efendim!''

Duyduğum ses ile birlikte yüzüme yayılan kocaman gülümseme eşliğinde kapıya kadar kendim giderek ablamı içeri çekip ona sımsıkı sarıldım. Şilla'dan gelmesi birkaç gün sürse de onu oldukça özlemiştim. Ablam bir süre sonra bana sardığı kollarını geri çekerek konuştu.

''Danbi yine sabah sabah sevgi pıtırcığı gibisin''

Ablam sarılmaktan fazla hoşlanmıyordu aslına bakarsak sevgisini belli etmeyen biriydi fazla samimiyeti sevmiyordu.

''Sen de yine çok neşelisin ablacığım'' diye kinayede bulunduğumda gülümsedi. Taehyung gibi senede birkaç kez falan gülümsüyordu. Ahh neyse Taehyung şu an aklımı meşgul etmekten vazgeçmeliydi. Onu bugün hiç düşünmeyerek onu cezalandıracaktım. 

''Veliaht prensesim, Prenses Bong Cha geldiler.''

''Ahh ablacığım seni şimdi ruh ikizimle tanıştıracağım.''

Bunu söylememin ardından Bong Cha'nın içeri gelmesini emrederek bakışlarımı kapıya yönelttim. 

Bong Cha yüzünde kocaman bir gülümseyişle içeri girdiğinde meraklı bakışlarını ablama yönlendirdi. 

''Sizi tanıştırayım. Ablam Yong Shin'' diye tanıttığımda Bong Cha bütün samimiyetiyle selam vermek adına eğilen ablama karşı eğildi.

Prince of Goryeo ❧ VHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin