(Taehyung)
Danbi'nin tahtırevanda taşınmak istemediğini bunun onu fazlasıyla sıkıntıya soktuğunu söylemesiyle birlikte benimle gelmesinde bir sorun görmeyerek yanıma almıştım.
Kalın bir battaniyeyi omuzlarından itibaren sararak iki ucunu elleriyle birleştirmişti. At üzerinde bu şekilde sabit durması zorlaşsa da onu saran kollarım sayesinde dengesini korumakta zorlanmıyordu.
"Üşürsen söyle bana." diyerek sessiz bir şekilde kurduğum cümleye karşılık sırtını göğsüme yasladı.
"Üşümüyorum. Daha çok yolumuz var mı?"
Aşağı yukarı bir iki saatlik mesafemiz kalmıştı. Hava cok soğuk olmasa da esen rüzgar yüzünden serinlik hakimdi.
"Az kaldı. Gider gitmez rahat bir uyku çekeriz." dediğimde Danbi usulca başını sallayarak onay verdi.
Bütün gece uyuyamayıp konuşmayı tercih ettiğimizden ikimiz de bedenen yorgun düşmüştük fakat bu durumdan şikayetçi olduğum söylenemezdi. Onunla olmak bana verilmiş bir lütuf gibiydi.
.....
Yaklaşık iki saat süren yolculuğumuzun ardından Joseon Hanedanlığı sarayına giriş yapmıştık. Aynı mertebeden veliaht prens Lee Wonho bizi karşılaştığında Danbi'nin beline sarmış olduğum kollarımı kendime cekerek attan indim aynı zamanda elimi tutup aşağıya inebilmesi için Danbi'ye reverans gösterdim.
Elini bırakmadığım eşim ile birlikte Prens Wonho'yu selamladığımda aynı şekilde o da bizi selamlamış ardından bakışları Danbi'nin üzerinde fazlaca oyalanmıştı. Bu beni oldukça rahatsız ettiğinden Danbi'nin beline tek kolumu dolayıp mümkünmüş gibi biraz daha yakınıma çektim.
Bakışları bu hareketimle nihayet beni bulan veliaht kendini toparlayarak dikkatini bana yöneltti. İki Hanedanlık arasındaki bağları korumak zorunda olmasam Danbi'ye her bakışı yüzünden yüzünde istenmeyen morluklara sebebiyet verebileceğimi düşündüm.
"Joseon Hanedanlığı'na hoşgeldiniz Veliaht Prensim."
Pek de içten olmayan bir şekilde karşılık verdiğimde sözlerine devam etti.
"Siz ve veliaht prensesin odaları hazır uzun yoldan geldiğinizden öncelikle dinlenmek istersiniz diye düşündüm. "
"Oldukça düşüncelisiniz eşimle aynı odada kalacağız. Ikinci bir odaya gerek yoktu." dediğimde beni onayladı. Bu sırada Danbi'nin bana gülümseyerek bakması da gözümden kaçmamıştı. İnce beline sardığım kolumu sıklaştırarak bize yol için öncülük yapan veliaht ile takip mesafesini koruyordum.
Kısa sürenin ardından bizim için ayrılmış odaya geçtiğimizde derin bir nefes verdim.
"Beni çok mu kıskanıyorsun?" diye eğlenerek soran Danbi'ye kısık bakışlarımı gönderdim.
"Gerçekten geriliyorum bu konuyu konuşmayalım." dediğimde gülümseyerek yanağıma öpücük kondurdu. Tek hareketiyle erimeye meyilli kalbim anında hızla çarpmaya başlamıştı bile. Üzerimdeki etkisi beni korkutuyordu.
"Tamam ama çatma artık kaşlarını." diyerek parmak uçlarında yükselip ellerini yüzüme çıkarıp yanaklarımı avuçları arasına aldı. Ellerimi anında beline dolayarak bana biraz daha yakınlaşmasını sağladım.
Burnuna kondurduğum öpücüğün ardından elmacık kemiklerine dudaklarımı bastırdım. Yüzünün her bir köşesini öpücüklere boğmak istiyordum. Dudağında son bulan buselerim gülümseyişinin derinleşmesine sebep olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prince of Goryeo ❧ V
Fanfic''Veliaht prens ile evlenmek istiyor musun gerçekten?'' Bana sorulan soru üzerine herkesin bakışları bana kaymıştı. Nedense bütün benliğim bu soruya evet demem gerektiğini söylüyordu. Belki de çok büyük bir yanlış yapacaktım ama bundan kesinlikle ha...