(Taehyung)
Majesteleri Kral tüm anlattıklarımı büyük bir ciddiyetle dinlemiş ardından endişeli bir halde düşüncelere dalmıştı. Muhtemelen zamanında kendisi mücadele ettiği isyan grubunun yeniden ortaya çıkması onu bir hayli hayal kırıklığına da uğratmıştı.
''Neden bunca zaman bana haber vermediniz?''
Majestelerinin sorusuna karşılık duruşumu dikleştirdim.
''Bu olayı çözdükten sonra sizi bilgilendirmeyi düşünüyordum fakat yeteri kadar yetkiye sahip olmadığım için planlarımı gerçekleştiremedim Majesteleri.''
''Ne gibi bir yetki istiyorsun?''
''Öncelikle çiftçilerden yüksek fiyata ürün alıp bunları kıtlık yaşandıktan sonra piyasaya sürmeyi planlayan grubu alt etmek istiyorum. Bu yüzden de çiftçinin satışlarını kraliyet izni olmadan satmasını engelleyecek bir bildirinin derhal halka yayımlanmasını istiyorum. Ayrıca bu iş için görevlendirdiğim Sungkyungwan öğrencilerine rütbe verilmesini arz ediyorum.''
Majesteleri Kral isteklerimi yerine getireceğini fakat bu işi başarılı bir şekilde çözmemi istediğine dair birkaç şey söylemesinin ardından kraliyet muhafızlarının içeri girmek için izin istemesiyle birlikte konuşmamız yarıda kalmıştı. İçeri geçen muhafızlar önce Majestlerini ardından beni selamladıktan sonra endişeli ve aceleci bir ses tonuyla şaşkınlık içinde kalmamı sağlayan bir haber verdi.
''Prens Jungkook, Bakan Lee Jung in'in kız kardeşi Lee Ji Eun ile kaçmış efendim.''
Bakışlarımı şaşkınlıkla muhafızlardan birine yönlendirdiğimde bir diğer muhafız elinde birkaç belge ile majestelerine doğru yürüdü. Elindeki belgeleri majestelerine bırakırken saygıyla eğilerek önünden geriye attığı adımlarla ayrılıp arkamdaki boşlukta durdu.
''Bunları Prens Jungkook'un odasında bulduk efendim. Majesteleri Kral'a yapılacak bir suikastın planları aşamalı bir şekilde anlatılmış.''
Duyduklarım karşısında dudaklarım şaşkınlıkla aralanırken Majestelerinin dişlerini sıkarak kontrol ettiği belgelerden birini ellerinin arasında buruşturduğunu fark ettim.
''Majesteleri görmeme izin verir misiniz?''
Majestelerinin iznine karşılık hızlı adımlarla ona ulaşıp elindeki belgelere bakmaya başladım. Bir suikastın aşamalarını içeren belgede bulunan sembol gözüme ilişirken ellerimin yumruk halini almasına da engel olamamıştım.
Jungkook'un hainlerden birisi olduğuna ihtimal veremiyordum. Elimdeki belgelere rağmen onun hain olduğunu kalbimin bir köşesi kabul etmiyordu. Jungkook böyle bir ihaneti bana yapamazdı.
Düşününce hainlerin tek bir isteği olabilirdi. O da tahta benim yerime bir başkasını geçirmek olmalıydı fakat tahta Jungkook'tan başka geçebilecek kimse yoktu. Üstelik dün gece Jungkook'un kütüphanede bizi gizlice dinlediğini de düşünüyordum ve Jungkook sevdiği kız ile birlikte buralardan kaçmıştı. Belki de onun suçlu olabileceğinden şüphelendiğimin farkına vararak kaçmayı seçmişti. Böyle düşününce gayet mantıklı bir senaryo gibi geliyordu fakat tüm kalbimle Jungkook'un bunları yapmamış olmasını diliyordum ve ben tek senaryo üzerinde yoğunlaşıp ona göre fikir üreten biri değildim. Her şeyin mantıklı bir açıklaması da olabilirdi. Olmalıydı.
''Prens Jungkook'u bulup derhal bana getirin. Ölü ya da diri fark etmez.''
Majestelerinin emri üzerine kalbimin sızladığını hissettim. Muhafızlar emrin üzerine odadan ayrılırken aklımda tek bir şey vardı herkesten önce Jungkook'u ben bulmalı, ona her şeyi kendim sormalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prince of Goryeo ❧ V
Fanfic''Veliaht prens ile evlenmek istiyor musun gerçekten?'' Bana sorulan soru üzerine herkesin bakışları bana kaymıştı. Nedense bütün benliğim bu soruya evet demem gerektiğini söylüyordu. Belki de çok büyük bir yanlış yapacaktım ama bundan kesinlikle ha...