(Danbi)
Güneş ışınları Saklı Bahçe'nin cam tavanından içeri sızarken yanı başımda uyuyan Yeontan ile güne gözlerimi açtım. Yanımda Taehyung'un olmayışı bütün gece buraya gelmemesi demek oluyordu ve bu endişelenmeme sebep olmuştu. Yerimden kalkarak beyaz iç elbisemin etekleri yerde sürüne sürüne süt kabına doğru ilerledim. Yeontan için süt hazırladıktan sonra Taehyung'u odasında bulma umudu ile hanbokumu üzerime geçirip dağılan saçlarımı ellerimle düzelterek toplama gereği duymadan usulca oradan ayrıldım.
Taehyung'un odasına kapısını tıklatma gereği duymadan usulca girdiğimde bakışlarım üzerini giymekte olan Taehyung'a takıldı. Nefesim boğazımda takılı kaldığında bakışlarımı karın kaslarından çekerek arkamı döndüm.
Taehyung eğlendiğini belli eden bir kahkaha atarak durumu değerlendirmek için atakta bulunduğunda olduğum yerde sessizce beklemeye devam ediyordum.
''Beni bu halde gördüğüne göre derhal evlenmeliyiz.''
Gülümseyerek gözlerimi devirsem de ses etmemeye devam ediyordum zira henüz köprücük kemiklerinin güzelliği karşısında nefes alışverişlerimi düzenlemeye çalışıyordum.
Bir süre sessiz bekleyişimin ardından adımlarının bana yaklaştığını hissedip beklemeye devam ettiğimde arkadan belime sarılan kolları eşliğinde çenesini omzuma gömdü ve neşeli sesinin kulaklarıma dolmasına sebep oldu.
''Üzerimi giyindim, artık bakabilirsin.''
Daha fazla benimle uğraşmasına izin vermeden çevik bir hareketle ona doğru döndüm. Elleri bu hareketimle birlikte belimde kenetlenirken kollarımı boynuna doladım. Bakışlarımız buluşurken Taehyung'un bakışlarını yanaklarıma indirmesiyle gülümseyişi derinleşti. Eğilip elmacık kemiklerimin her ikisinin üzerine dudaklarını mühürlemesinin ardından yeniden bakışlarımızın kenetlenmesine sebep oldu.
''Kırmızı yanaklı Danbi'ye de ayrı bir aşığım.''
Bakışlarımı kısarak sahte bir sinirle uzaklaşmaya çalıştığım anda belimdeki ellerini sıkılaştırdı aynı zamanda kahkaha atmaya başlamıştı. Benimle uğraşmayı oldukça seviyor olmalıydı fakat gülüşünün kalbimi ısıtışına tanıklık etmek bile bu durumda ona kızmama engel oluyordu.
''Benimle uğraşmayı bırak da neden gelmedin dün gece?''
Ilımlı bir ses tonuyla sorduğum soruya karşılık başını hafifçe yana eğdi.
''Ne o beni çok mu özledin?'' diyerek kısık sesle sorduğunda bu sefer eğlenme sırasının bana geldiğini düşündüm. Madem böyle istiyordu ben de onu köşeye sıkıştıracaktım.
''Evet, hem de çok.'' diyerek boynuna doladığım kollarımı serbest bırakıp iki elimi de yumuşacık yanaklarına yerleştirdim. Parmak uçlarımda yükselerek dudaklarına belli belirsiz birkaç öpücük kondurup geri çekildiğimde Taehyung'un gözlerini kapatıp öylece duruyor olması karşısında gülümsedim. Tabii aniden gözlerini açıp bileğimden tutarak kendine doğru çekene kadar...
Dudakları nefessiz kalana kadar dudaklarımda oyalandıktan sonra gülümseyerek geri çekilip alnını alnıma yasladı. Bir süre öylece kalmamızın ardından kollarından birini dizlerimin altından geçirip diğerini belimde sabitleyerek beni kucağına alıp odanın bir köşesine geçip oturdu.
''Bugün Majesteleri Kral ile görüşmeler yapacağım, çiftçinin yetiştirdiği ürünleri satma aşamasında kraliyet izni olmadan satış yapılmasını engellemeyi amaçlıyorum. Bunun için de Majestelerinin bana tam yetki vermesi gerekiyor ve elbette bütün olanları açıklamam gerekecek.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prince of Goryeo ❧ V
Fanfiction''Veliaht prens ile evlenmek istiyor musun gerçekten?'' Bana sorulan soru üzerine herkesin bakışları bana kaymıştı. Nedense bütün benliğim bu soruya evet demem gerektiğini söylüyordu. Belki de çok büyük bir yanlış yapacaktım ama bundan kesinlikle ha...