(Danbi)
Kalbimin yerini yoklama gereği duymama sebep olacak bir şekilde Taehyung'un dudakları dudaklarıma kapanmış incitmek istemiyormuş gibi usulca öpüyordu. Bir eli yanağımda kalırken diğer elini enseme çıkarmıştı . Onun karşısında beceriksiz hissetmiştim kendimi bir an. Ama bunu umursamak yerine dudaklarımı aralayarak ona kolaylık sağladım. Dudaklarımı aralamamla öpüşü derinleşmiş, daha tutkulu öper olmuştu.
Ona beceriksizce karşılık vermeye çalıştığımda dudaklarımın üzerinde hafif tebessüm ederek tutkulu bir şekilde öpmeye devam etti. Ellerim hala yanımda boş boş duruyordu. Nereye koyacağımı bilemediğimden hanbokumu avucumun arasına kıstırıp öylece durmaya devam ediyordum. Bir daha öpemeyecekmiş gibi hasretle öperken, nefessizlikten öleceğimizi düşündüm bir an. Bu durumda bunu düşünmek ne kadar ironiydi.
Sonunda başımı hafif geri çekerek öpüşmemizi sonlandırdığımda ensemde olan elini de yanağıma koyarak başını alnıma yasladı. Gözlerine bakmaya utandığım için başımı yere eğmiştim. Derin derin soluklanıyorduk ikimiz de.
Nefes alışverişlerim düzene girmeye başladığında aklım da henüz başıma gelmeye başlamıştı. Az önce Taehyung ile öpüşmüştüm ve bunu henüz aramızdaki hicbir şey açıklığa kavuşmamışken ve aramızda Ok Mi gibi bir neden varken yapmıştım.
Taehyung'un yanağımdaki ellerini sudan çıkardığım iki elimle kavrayıp ona bakmadan usulca suya indirmemle birlikte ondan biraz uzaklaştım. Konuşabilmek için öpüşmemizin etkisinden çıkmam gerektiğini düşündüğümden bunu yapmak zorunda kalmıştım.
Derin bir nefes alarak bakışlarımı Taehyung'un muhtemelen neden uzaklaştığımı sorgulayan bakışlarıyla buluşturduğumda hala deli gibi çarpan kalbim yüzünden konuşamayacakmış gibi hissediyor kelimeler boğazımda düğümleniyordu.
"Taehyung" diyerek duraksadığımda dikkatini bütünüyle iki dudağımın arasından çıkacak sözcüklere verdiğinin de farkındaydım. "Bunu bana neden yapıyorsun?" diyerek cümlemi devam ettirdiğimde Taehyung suyun altından uzattığı eliyle elimi kavradı. Bakışlarım bir anlığına suyun altında birleşen ellerimize kaysa da cevabını duymak için yeniden bakışlarımı yüzüne yönlendirdim.
"Danbi biliyorum neden böyle davrandığıma bir anlam yüklemekte zorlanıyorsun. Günler öncesinde Saklı Bahçe'de söylediklerimin üzerine kalbimin senin için çarptığını idrak edebilmem zor oldu. Sana apansızca çekilişime engel olamıyorum ve artık olmak da istemiyorum." diyerek tuttuğu elimi kalbine götürdüğünde duyduğum ritim benimkilerle yarışır nitelikteydi.
"Taehyung ama sen bana saraya aldırdığın o kızı sevdiğini söyledin. Kalbinde iki kişiye yer veremezsin." dediğimde hayal kırıklığım yüzümden okunuyor olmalıydı. Beni sevdiğini söyleyeceği zamanı daha önce defalarca hayal etmiştim fakat bu elbette bir cariyesi varken söylemesini beklediğim bir sey değildi. Hem beni hem de onu yanında isteyemezdi. En azından ben böyle bir durumda yanında olmayı kabul etmezdim.
"Danbi yanlış anlıyorsun beni. Sana Saklı Bahçe'de birini sevdiğimi söylerken sevmenin nasıl bir duygu olduğundan haberim bile yoktu. Ok Mi saray sorunlarından kaçabilmek için soluğu yanında aldığım birisi oldu her zaman. Sorunlarımı yanında düşünmüyor olmam ve onu peşindeki tehlikelere karşı koruma isteğimin olması bana onu sevdiğimi düşündürdü. Fakat kalbim hiç bir zaman seni düşünürken çarptığı gibi çarpmadı. Duygularımı geç fark ettiğim için üzgünüm."
Taehyung'un yaptığı açıklama üzerine düşünür bir hal aldım. Beni seviyor olması kalbimde kelebeklerin uçuşmasına sebep oluyordu fakat bir yandan da Ok Mi'nin henüz sarayda olması ve Taehyung ile aralarında bir geçmişin olması sinirlerimi bozuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prince of Goryeo ❧ V
Fanfiction''Veliaht prens ile evlenmek istiyor musun gerçekten?'' Bana sorulan soru üzerine herkesin bakışları bana kaymıştı. Nedense bütün benliğim bu soruya evet demem gerektiğini söylüyordu. Belki de çok büyük bir yanlış yapacaktım ama bundan kesinlikle ha...