(Taehyung)
Bong Cha'nın söyledikleri karşısında şaşkınlıkla öylece dikiliyordum. Benim gözümde hala büyüdüğünü kabullenemediğim küçük kız kardeşim karşıma geçmiş aşık olduğunu söylüyordu. Onu bu denli düşüncelere kaptıran kişiyi oldukça merak etmiştim. Bong Cha'nın yanında birini kabullenemeyecek kadar kıskanç bir abi olsam da onun duygularını görmezden gelecek kadar da zalim değildim. Kimse için üzülmesine kalbim dayanmıyordu.
''Kime aşık oldun?'' diye sakin bir ses tonuyla sormaya özen gösterdum. Kızmak istesem de yapamıyordum, Bong Cha'nın sulu gözlülük edip yeniden ağlamasını istemiyordum.
''Şilla veliaht prensine.''
Ahh nasıl da aklıma gelmemişti?
Ormanda kaybolduğu günden beri etrafta mutsuz bir şekilde dolaşıyordu.Nasıl olur da hiç tanımadığı birine ilk görüşte aşık olabilmişti?
Tek düşünmem gereken bu da değildi.
Şilla ile ülkemiz adına bir anlaşmaya varmak zorundaydım ve bu durumda veliaht prens de dahil bütün kraliyet soyunun tahttan feragat etmesi gerekiyordu. Prens Park Jimin ile ters düşmemiz bile söz konusu olabilirdi ve kız kardeşim ona aşık olmuştu. Tam da bu olayların üzerine beni büyük bir ikileme sürükleyecek olan sevgili kız kardeşim Bong Cha olacaktı. Daha ılımlı bir tavır sergilemem mi gerekiyordu? Ya da kız kardeşimin duygularını önemsemeyerek devlet işlerini olması gerektiği bir şekilde mi yapmalıydım?
''Bong Cha, yüzüme bak!''
Bong Cha'nın çenesinden nazikçe tutarak bana bakmasını sağladım. Bakışlarını bir süreliğine benimkilere odaklasa da bir-kac saniyenin ardından bakışlarını kaçırmaya çalıştı.
''Üzülmeni istemiyorum ve üzülmemen için her şeyi yapacağımı biliyorsun değil mi?''
Kız kardeşim benim en değerli varlığımdı ve her konuda güvenmesi gereken kişi ben olmalıydım. Bana sımsıkı sarıldığında gülümseyerek sırtına pat patladım. Olayları iyice düşünüp geniş bir plan yapmam gerekiyordu ve her şeyden önemlisi Park Jimin'i tanımalıydım. Onun kız kardeşime layık olup olmadığına bir tek ben karar verebilirdim.
....
''Majesteleri Kral sizinle görüşmek istiyor efendim!''
Harem Ağasının söylediklerini dikkate alarak Kral Kim Jae'nin odasına ilerlemeye başladım. Aklımdaki düşüncelerle boğuşurken bir yandan da bana ne söyleyeceğini merak ediyordum.
İçeri girdiğimde Majestelerini saygıyla selamlayarak konuşmasını dinlemeye başladım.
''Taehyung, biliyorsun ki şu an veliaht konumundasın ve sarayda benden sonra bütün yetkiye sahipsin. Veliahtım olarak artık evlenip bir erkek çocuk sahibi olmanı istiyorum. Şilla Hanedanlığı ile yapacağımız anlaşma eğer geçerlilik kazanırsa görevlerin ve sorumlulukların da artacak. Bir an önce evlenip tahttaki yerine zemin hazırlamalısın. Bunun için Şilla Hanedanlığı prensesini uygun görüyorum. Bu onlarla anlaşmamız yoluna da zemin hazırlar.''
Kralın son söyledikleri kulaklarımı doldururken duymamış olmayı dileyerek gözlerimi kısa bir süreliğine kapattım.
''Majesteleri beni maruz görün fakat henüz evliliğe hazır değilim üstelik hiç tanımadığım biri ile evlenmek istemiyorum.''
''Taehyung bu bir istek değil, bir emir. Sana seçme şansı vermiyorum zaten. Eğer kendine bir seçenek oluşturma düşüncesindeysen taht ya da arzularından birini seçebilirsin. Bu durumda Veliaht ünvanının Jungkook'a geçeceğini de unutma.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prince of Goryeo ❧ V
Fanfiction''Veliaht prens ile evlenmek istiyor musun gerçekten?'' Bana sorulan soru üzerine herkesin bakışları bana kaymıştı. Nedense bütün benliğim bu soruya evet demem gerektiğini söylüyordu. Belki de çok büyük bir yanlış yapacaktım ama bundan kesinlikle ha...