(Taehyung)
Ok Mi'yi konağına uğrayacağımı söyleyerek merkezi saraydan gönderdiğimde benim haberim olmadan buraya gelmemesi konusunda da uyardım ardından da artık karmakarışık hale gelen düşüncelerimi toparlayabilmek adına yürüyüşe çıktım.
Ok Mi'yi yanıma aldırabilmek için ne kadar uğraştığımı düşününce şimdi ondan neden uzak durduğuma bir anlam veremiyordum. Hislerim sürekli düşüncelerimle çelişiyor, beni bütünüyle ele geçiren bir karmaşanın içinde buluyordum kendimi.
Danbi'nin itirafına kadar her şey olması gerektiği gibi devam ederken o günden beri Danbi aklımdan çıkmamaya yemin etmiş gibiydi. Benden uzaklaştığı daha ilk dakikadan itibaren içten gülüşü, derin bakışları , sevimli halleri gözümün önünde beliriyordu. Bunu umursamamaya çalışsam da isim veremediğim bir şeyler tarafından Danbi'ye çekildiğimi hissediyordum.
.....
Uzun sürmeyen yürüyüşümün ardından merkezi saraya döndüğümde saray hekiminin uzaklaştığını görüp girişte bekleyen General Seok Jin'e sordum.
''Saray hekimi ne için buradaydı?''
General'in ''Veliaht prensesimiz için geldiler efendim.'' demesiyle birlikte adımlarımı hızlandırarak uzun dar koridora giriş yaptım. Bugün giyindiği incecik giysilerinin altında üşüyen bedenini sarma isteğimi ret etmesi yüzünden muhtemelen tahmin ettiğim gibi hasta olmuştu.
Danbi'nin odasının önüne geldiğimde haber verilmesine lüzum duymadan içeri girdiğimde prensesin elindeki çay fincanından yüzünü buruşturarak içtiği sıvıyı yudumlayarak bakışlarını üzerime çevirmesi bir oldu. Hızlı adımlarla yanına ulaşıp başucuna oturduğumda diğer tarafında Bong Cha'nın oturduğunu gördüm.
''Neyin var? Bugün üşüteceğini biliyordum.'' diyerek elimi alnına koymak istediğimde bakışlarını devirerek elimi geri itti.
''Lütfen değerli zamanınızı cariyeniz için ayırın ve sizi ilgilendirmeyen sorular sormayın.'' diyerek terslediğinde derin bir nefes aldım.
''Abi biraz konuşalım mı?'' diyerek araya giren Bong Cha yüzünden bakışlarımı Danbi'nin ifadesiz yüzünden çektim.
''Konuşalım.'' diyerek beni odanın dışına yönlendirmek isteyen kız kardeşimin peşinden dışarıya çıktım. Bong Cha koridorda ilerlememizi sağlayıp yeterince uzaklaştığımızı düşünerek konuşmaya başladı.
''Danbi'nin kalbi yoğun üzüntü ve stres nedeniyle yorgun düşmüş.'' dediğinde bir anlığına suçluluk duydum. ''Sana olan hislerini biliyorsun, seni unutmaya çalışırken ona zorluk çıkarma lütfen.'' Bong Cha'nın söylediklerine karşı bu sefer derin bir iç çektim. Beni unutması fikrinden o an hiç hoşlanmadığımı fark ettim. ''Bir şey söylemeyecek misin?'' diye soran Bong Cha'nın karşısında kısa bir süre sustum.
''İyileşene kadar yanında kal.'' diyebildim sadece Bong Cha ise önümde durup gitmemi engelledi.
''Sarayda nefes alamadığını söyledi. Buradan gitmek istiyor. Siz cariyenizle mutluyken onun sizi izlemesini beklemek haksızlık zaten.''
Bong Cha son cümlesini bastırarak söylediğinde ellerimi onun omuzlarına dayadım.
''Bir çaresini düşüneceğim.'' diyerek Bong Cha'yı orada bırakıp gittiğimde bir çaresinin falan olmadığının da farkındaydım. Ok Mi'yi peşimden buraya sürüklemiştim onu bir yere gönderemezdim işin kötü tarafı Danbi'nin bir yere gitmesine de izin veremezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prince of Goryeo ❧ V
Fanfiction''Veliaht prens ile evlenmek istiyor musun gerçekten?'' Bana sorulan soru üzerine herkesin bakışları bana kaymıştı. Nedense bütün benliğim bu soruya evet demem gerektiğini söylüyordu. Belki de çok büyük bir yanlış yapacaktım ama bundan kesinlikle ha...