4-Seni Kaybettiğimde

2.6K 68 2
                                    

*Gündüzü neyleyim, güneşim senle kaldıysa?*

"Hihh!"

Yine bir kabustan uyandım bu gece. Baharın vurulduğu anı rüyalarımda tekrar tekrar yaşıyordum. Neden olmuyordu? Neden aklımdan çıkaramıyordum onu. Galiba onu çok özlüyordum. Ama şuan hayatımda Bahar değil Derya vardı. Belkide ona ben izin vermiştim. Bana yaklaşmasına ben izin vermiştim. Belkide gerçekten Baharın yerini doldurmasını istemiştim. Bir yandan aklımı meşgul eden Bahar diğer yandan kalbimi meşgul eden Derya.

Belki de Derya'yı gerçekten sevmiyordum. Sadece basit bir hoşlantıdan ibaret olduğunu düşünüyordum. Ama bazen ona sarıldığımda huzur buluyordum. Baharın bende yarattığı huzuru buluyordum. Bana iyi geldiğini düşünüyordum. Bahardan sonra ilk defa mutlu olduğumu hissediyordum onun yanında. Bunların hepsi Baharı kaybettiğim içindi.

Yatağımdan kalkıp kendime bir kadeh doldurdum. Salondaki koltuğa gelişigüzel yayıldım koltuğa. Telefondan yüksek ses müzik açtım ve telefonu sehpanın üzerine fırlattım.

'Sensiz geçen her bir dakikam her bir saniyem ne kadar ağır ne kadarda yavaş'

Evet tam da durumu özetleyen bir şarkıydı. Dün yanında olan insan ertesi gün ellerinden kayıp gidince kalbinde derin bir çukur açılıyor, tüm duygularını içine çeken bir çukur.

'Seninleyken oysa akıp giderdi su gibi. Zamana gücüm yetmezdi neydi bu telaş? '

'Dünyayı versen neye yarar sen yoksan? Yolları neyleyim seni getirmiyorsa? Yanımda uyusan neye yarar sevmiyorsan? Gündüzü neyleyim, güneşim senle kaldıysa?'

Benim hayatımın özeti şarkıya dökülmüş gibiydi resmen. Zaten hayatta herkesin bir şarkısı vardı, önemli olan o şarkıyı bulabilmekti.

'Seni kaybettiğimde gördüm. Bülbülü susturan yaz günümüde soldurdu...'

'Seni kaybettiğimde gördüm. Bu nasıl bir acıdır? Öldüm ah öldüm'

Kadehi masaya geri bırakıp bacaklarımı karnıma çekerek yattım koltuğa. Hem hasret hemde kaybetme acısı bir yürekte birleştiği zaman canınız ister istemez çok acıyordu! Çoğu zaman ruhum çıksa canımdan, bütün dertlerim biter mi? Diye düşünür ve kendimi kendimle baş başa bırakıp derin bir çıkmaza sürüklerdim.

...

Zaman her şeyin ilacı derler. Ne kadar doğru kim bilir? Yatağımdan kalkarak mutfağa indim. Teyzem hala uyuyordu. Demliğe su koyarak ocağın arka gözüne yerleştirdim. Suyun kaynamasını beklerken gözüm masanın üzerinde ki boş bardağa takıldı.

İlk bakışta kendimi bu bardağa benzettim. Bende Karabayır'a gelmeden önce bu bardak gibi boştum. Aklım,  kalbim, duygularım... Çünkü daha önce hiç aşık olmamıştım. İstanbuldayken tek derdim insanlara bir faydam dokunsun. Onların güvenliği için elimden gelen her şeyi yapmaya hazırdım. Bir çocuk yaşasın diye canımı ortaya koymaya hazırdım. Herkes beni Doktor Bahar Kutlu sanırdı. -Karabayır'a gelmeden önce- Karabayıra geldikten sonra herkes beni Doktor Bahar Karasu sanmıştı. Tabii gelir gelmez değil. Yavuzun bana aşık olması 1 yıl sürdü.

Bazen pişmanlık duygusu beni yiyip bitirirdi. Yavuz benim gerçekten kim olduğumu bilmiyordu. Doktor olarak sevmişti beni. Şimdi karşısına çıksam benim hakkımda bildiğin her şey yalan desem kim bilir ne tepki verecekti?

Merdivenlerden inen ayak seslerini  duymamla teyzemin uyandığını anladım.

"Günaydın" dedim tekdüze bir sesle.

"Günaydın" dedi uyku mahmurluğuyla çıkan boğuk sesiyle. Doğrusu sesi komik çıkmıştı.

"Bugün geç uyandın" dedim yalandan kaşlarımı çatarak.

Sarı Komutan #Watty2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin