*Bir o kadar yakın, bir o kadar da uzak olanını...*
Havanın soğukluğunu hem bedenimde hem de ruhumda hissediyordum. Aklımda tek bir düşünce vardı. Kimse ama kimse ölmeyecekti! Gerekirse ben kendimi feda edecektim ama sevdiğim hiçbir insan ölmeyecekti.
Arıyor, arıyor! Gizli numara şuan arıyor! Her şeyi bitirmenin zamanı gelmişti artık.
"Alo!" dedim ama ses gelmedi. Oyun oynamak istiyor, eğer isterse bende onunla oynayacaktım.
"Peki, sana bir teklifim var." dedim kararlı bir sesle. Telefonun ucunda hiçbir ses yoktu.
"Söyle!" dediğinde kalbim durdu, ciddi anlamda durdu. Sesini değiştirmişti her kimse o kişi artık.
"Demek ses değiştireceksin, ha? " dedim ve alaylı bir şekilde güldüm.
"Madem bana acı çektireceksin, bunu sevdiğim insanı öldürmekle değil de direk beni öldür! Her türlü fiziksel acıya razıyım. Anladın mı? Gerekirse işkence et ama sadece beni öldür!" diye bağırdım bir anda.
Bir şey demeden telefon kapandı.
Bomboş, ıssız ve karanlık sokaktaki soğuk kaldırıma oturdum. Gözlerimi kapatarak soğuk havanın bedenimi üşütmesine izin verdim.
Telefonumun titreşimiyle mesaj geldiğini anladım ve kilidini açarak mesaj kutusuna girdim.
' 03.45 de... Kağıt deposunda
(Yarından daha yakın :) )'Gülücük? Gerçekten mi? Sinirimi bozmak için fazla zahmete giriyor.
"Neyse" dedim kendi kendime. "Bunu sevdiklerim için yapacağım!"
...
Yürüdüm... Yürüdüm... Belki son'a belki de yeni başlangıçlara... Bende bilmiyorum, sadece yürüyorum.
Kağıt deposu görüş alanıma girdiğinde adımlarımı hızlandırdım.
Hızlı adımlarım asker aracının çıkardığı sesle durdu. Karşı yolda kaçan siyah hırkalı bir adam vardı. Ağacın arkasına gizlenerek yolu göz hapsine aldım.
"Dur, kaçma! " silah sesi atıldı asker tarafından!
"Göktuğ dur!" Yavuz? Yavuz burada ve dahası Göktuğ'un peşinde!
Bir saniye Göktuğ'un bu saatte burada ne işi var? Aklıma gelen düşünceyle irkildim
"Hayır!" dedim kendi kendime. "Göktuğ yapmış olamaz, değil mi?"
"Diz çök!" diye bağırdı Yavuz, silahla Göktuğ'a yaklaşarak.
Göktuğ pes etmiş bir şekilde diz çöktü.
"Neden? Neden yaptın bunu bana?" aklım almıyordu, ben onun iyiliğini düşünürken, herkesin aksine onun iyi biri olduğuna inanmışken o ise beni yanıltmıştı ve gerçek yüzünü göstermişti.
"Demek buraya kadarmış, Göktuğ Koçak" Yavuz Göktuğ'u kolundan tutup kaldırdı ve araca bindirdi. Zaten araca biner binmez de gittiler.
Bitti mi? Gerçekten bütün bu kabuslar son buldu mu?
Mideme giren kramplar yüzünden ağzımdan ufak bir inleme çıktı.
Madem tüm bunların sorumlusu Göktuğ'du, tamam ama onun bu işten çıkarı neydi ki?
Soğuk hava bedenimi üşüttüğünde buradan gitmeye karar verdim.
Yürüdüm, yeni bir hayata yürüdüm. Artık kabuslara yer olmayan yeni hayatıma doğru yürüdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarı Komutan #Watty2019
Roman d'amourİster yas tut benim için. Ben çoktan ölmüş gitmişim "Hoşçakal Sarı Komutan" "Hoşçakal Doktor Hanım"