*Yavuz öldü mü?!*
Yazarın anlatımıyla;
Bahar, gözlerini yeniden açtığında dün gece'ye göre daha iyi hissettiğini fark etti. Ama hala kalbinde bir sızı vardı. Nedenini bilmediği bir sızı tüm kalbini ele geçirmeye yetti. Dün yaşadıkları aklına geldi. Tunç'a kendini affettirmesi gerektiğini düşündü.
Yatağından kalkarak Tunç'un kaldığı oda'ya yöneldi. Derin bir nefes alarak kapı'yı tıklattı. Ses gelmeyince bir kez daha tıklattı. İçeriden "Gel!" sesi gelince kapı'yı açıp oda'ya girdi. Tunç karşısında yarı çıplak halde olunca gözlerini kaçırdı. Tunç da bunu fark etmiş olacak ki tişörtünü üstüne geçirdi.
Bahar, Tunç'un çok güzel bir vücudu olduğunu fark etti. Aklına o an Yavuz geldi. Onun da vücudu çok güzeldi. Biraz daha dikkat edince ikisinin birbirine aslında çok benzediğini fark etti.
Yavuz... "Hala nasıl onu düşünüyorsun, Bahar?!" diye kızdı kendi kendine.
"Bir şey mi isteyeceksin, Dicle?" Hala Bahar'a karşı kızgındı. Bunu söylediği sözlerle belli ediyordu. Bahar ise hayal kırıklığıyla birlikte yaşadığı üzüntüyle iyice paramparça hale gelmişti.
"Tunç böyle yapma lütfen. Haklısın hata yaptım. Söz veriyorum bir daha olmayacak." demesine rağmen Tunç'un siniri hala geçmek bilmiyor üstüne daha da artıyordu.
"Doğru! Bir daha olmayacak. Çünkü sen burada olmayacaksın." Bahar'ın gözleri dolmaya başladı yeniden. Hayatında sadece sayılı insanlar vardı. Tunç da bunlardan biriydi. Ama şuan kendini yapayalnız hissediyordu. En sevdiği insanlardan biri ona sırtını dönmüştü.
"Tunç, Hamit Bey'e haber verme. Ne olursun yapma bunu bana" Bahar gözleri dolmuş bir şekilde Tunç'a bakıyordu. Tunç'un içi parçalanıyor ama bunu belli etmemeye çabalıyordu. Bahar bilmiyordu ki Tunç'un yüreği daha çok sızlıyor, daha perişan hissediyor. Tunç ela gözleriyle Bahar'ın kahverengi gözlerine derin bir şekilde bakıyordu. Ama biliyordu ki Bahar için en iyisi buydu.
"Olmaz! Hamit Bey ile konuşacağım." dedikten sonra daha fazla konuşmayarak kapı'ya yöneldi. Bahar kapı'nın önüne geçerek tekrar yalvarır gözlerle Tunç'un gözleri içine bakıyordu. Tunç, Bahar'ı bu halde gördükçe daha da içi parçalanıyor ama bunu Bahar'a belli etmemeye çalışıyordu. Derin bir şekilde iç çekerek tekrar konuştu.
"Ya o Yavuz denen herifi unutursun, görevine odaklanırsın yada hayatına normal bir sivil gibi devam edersin." Bahar'ı tehdit eder gibi konuşuyordu ama aslında onun iyiliği için yapıyordu bunu. Bahar, Yavuz'u unutmaya dünden razı olduğu için başını sallayarak onayladığını belli etti. Gözyaşlarını dindirerek Tunç'a sıkı sıkı sarıldı.
Tunç, en sevdiği kokuyu derince içine çekti. 'Acaba beni sever mi?' diye düşünmeden edemedi. Bu umuda tutunarak daha da sıkı sarıldı sevdiği kadına.
Derya, Yavuz'u kanlar içinde bulduğunda vakit kaybetmeden hastahane'ye götürdü onu. Kalbi deli gibi atıyordu. Sevdiği adam ölmek üzereydi. Nabzı çok zayıf hatta durmak üzereydi. Saatlerdir o halde olmasına rağmen hala yaşıyordu. Yavuz çok güçlü biriydi aslında! Her ne kadar kendini aciz biri gibi görse de aslında çok güçlü bir insandı.
Derya, Yavuz'un yanında bulduğu kanlı kağıdı da cebine atmıştı sonra okumak üzere. Hastahane'ye geldiklerinde Yavuz'dan tek bir hareket bile yoktu. Derya bunu farketse de yine de belki yaşıyordur umuduna tutunarak güçlü durmaya çalıştı. Yavuz'u ameliyata aldılar. Her tarafta koşturan doktorları gördükçe Derya'nın yüreği daha da acıyor nefes alamaz hale geliyordu. Zoraki bir şekilde ameliyathane'nin önündeki sandalyelerden birine oturdu. Kanlı kağıdı cebinden çıkararak okumaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarı Komutan #Watty2019
Romanceİster yas tut benim için. Ben çoktan ölmüş gitmişim "Hoşçakal Sarı Komutan" "Hoşçakal Doktor Hanım"