*Öykü...!*
Selam ben korku, bir insana yapıştım mı bir daha kolay kolay o bedenden çıkamam. İyisiyle, kötüsüyle tüm duygular arasındaki en nankör duyguyum ben. Beni kötü sanıyorlar ama ben kötü bir duygu değilim.
İnsan, korkularıyla öğrenir! Ben insanlara çok şeyler öğretirim.
İnsan, korkularıyla güçlenir! Ben insanları güçlendiririm. Hayata karşı yılmamalarını, hep dimdik olmaları gerektiğini öğretirim. Evet, benim kötü huylarım da var. Mesela panik atak yüzünden öldürebilirim insanları. Korkusunu yenemeyen insanların, beni yenemeyen insanların yaşamaya hakkı yoktur bence.
Korkularıyla, büyür insan! Çoğunuz benim sayemde büyüdünüz. Ben büyüttüm sizi. Ama biliyor musunuz? Ben, korkuyum ama benim bile korkularım var. Benim kendimle verdiğim bir savaşım var, Kaybetme Korkusu!
Benim adım Korku, ama ben bile korkarım sevdiklerimi kaybetmekten. Korkarım, onlara zarar gelmesinden. İşte bu yüzden nefret ederim kendimden. Korku olduğum için değil, tüm bu acılara sebep olduğum için.
"Sevmek yada sevmemek" gerçekten bütün mesele bu mu? Bir insanı zorla kendine aşık ettirebilir misin? Gerçek aşk bu kadar ucuz mu? Bence olmamalı. Aşk, insanı içine çeken çok güçlü bir duygudur. İsteyerek kimseye aşık olamazsın. Aşk denilen duygu bir anda olur ve tüm kalbini ele geçirir. Kurtulmak istersin, bitsin istersin ama olmaz! Bitmez, bitemez.
Odanın içinde sağa sola dönmekten yorulup koltuğa oturdum. İki elimi saçlarımdan geçirerek o sözleri aklımdan silmeye çalıştım.
"Yavuz Karasu'nun işini bitir!"
"Yavuz Karasu'nun işini bitir!"
"Yavuz Karasu'nun işini bitir!"
Gözlerimi sıkıca yumarak derin bir nefes aldım. Ben bunu yapamam! Yaparsam sevdiğim adam benim yüzümden ölmüş olacak. Yapamazsam kimliğim açığa çıkacak 'Allah'ım sen bana yardım et'
Kısa bir süre sonra Tunç içeri girdi. Telaşlı bir hali vardı. Muhtemelen neler konuştuğumuzu merak ediyordu.
"Bahar, ne oldu? Ne konuştunuz?" sorusunu dikkate almadan bugün Dragan'la benim hakkımda yaptığı edepsiz konuşmayı sormayı karar verdim. Sinirli bir şekilde ayağa kalkarak karşısında dikildim.
"Bugün benim hakkımda yaptığın o edepsiz konuşmalar neydi?" dedim sinirli bir şekilde. Benim aksime Tunç 'ne diyor bu mal' der gibi bakıyordu.
"Sadece Dragan'ı başımızdan salmak için yaptım." dedi az önceki sakin halinin aksine bu sefer sinirli bir şekilde konuşmuştu. Bense yine Baharlığımı yapıp konuyu saçma yerlere çektim.
"Tabi canım, başka yol yoktu zaten. Başka şekilde salamazdın başımızdan. İstersen Dragan'a söyleyelim şu örgütün kıydığı saçma nikahlardan birini de biz kıyalım. Ben ilişkide ciddiyet isterim, Tunç!" sustuğum zaman idrak edebilmiştim ne kadar saçma konuştuğumu.
"Gerçekten şuan bunu mu tartışacağız?" omuz silkerek Dragan'la aramızda geçen konuşmayı anlattım.
"Bana güvenmediğini söyledi. Hatta bir de benden Yavuz'un işini bitirmemi istedi. Eğer yaparsam bana olan güveninin artacağını da söyledi." Tunç dişlerini sıkarak sakin kalmaya çalışıyordu. Benim ise yeniden gözlerim dolmaya başlamıştı.
Ben daha önce böyle biri değildim. Sürekli ağlayan veya gözleri dolan bir kız değildim. Sarı komutan beni baştan aşağı değiştirmişti. Tunç'a yeniden baktığımda sanki iki kişiymiş gibi göründü gözüme. Başka yöne baktığımda hiçbir şey net değildi. Her şey bulanık görünüyordu gözüme. Başım ağrımaya başlayınca reflex olarak elimi başıma götürdüm. Gözlerimi sıkıca yumdum. En son duyduğum şey "Bahar iyi misin?" oldu. Ardından yere yığıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarı Komutan #Watty2019
Romanceİster yas tut benim için. Ben çoktan ölmüş gitmişim "Hoşçakal Sarı Komutan" "Hoşçakal Doktor Hanım"