*Bizim... Bizim nefesimiz*
Başıma giren ağrılar artarken kulağım da aynı oranda çınlıyordu.
"Bir o kadar yakın bir o kadar da uzak olanını..." derin bir nefes çektim içime.
"O dört duvar arasında çürüyüp gideceksin! En kötüsü de ne biliyor musun, Göktuğ?" derken alaylı bir ifadeyle sırıttım.
Göktuğ ise ciddileşti.
"Yıllar boyunca benden başka ziyaretçin olmayacak. Ve bende her gelişimde sana geçmişini hatırlatacağım ve sonra sen o dört duvar arasında kafayı yiyeceksin." dedim ve gülüşüm kahkahaya dönüştü. Aklını yitirmiş biri gibi gülüyordum. Göktuğ ise damarları belirtmişti, sinirleniyordu! Tam da istediğim buydu.
Cam duvara biraz daha yaklaştım ve buram buram tehlike kokan sesimle konuştum.
"Şimdi o dört duvar arasına geri döneceksin ve yalnızlıktan kafayı yiyeceksin" dedim ve sinir bozucu gülümsemeyle ayağa kalktım.
"O kadar da emin olma, Bahar! Bir bakmışsın kafayı yiyen sen olmuşsun." onu duymamazlıktan gelerek hızlı adımlarla yürüdüm.
"Aptal Bahar!" diye kızdım kendi kendime. Binanın duvarına yaslanarak yere çöktüm. Dizlerimi karnıma doğru çektim.
Göktuğ'un son söylediği cümleyi dikkate almazsak bence her şey son bulmuştu artık.
Yani... İnşallah!
...
Saatlerdir uyuduğum bu derin uykudan beni uyandıran yanağıma konulan bir buse oldu.
"Hadi uyan artık, uykucu" dedi şen şakrak sesiyle. Gülümseyerek biraz naz yaptım.
"Ya anne 5 dakika dahaaa" özellikle son heceyi uzatarak söylemiştim.
"Anne mi?" dediğinde kahkahalarla güldüm.
Yavuz yüzüme şaşkın şaşkın bakarken gülüşüm daha da büyüdü.
"Ya sen şaşırdın mı? Ay ben seni yerim" diyerek yeni doğmuş bir bebeği mıncıran teyzeler gibi sıktım yanaklarını.
Yavuz yanaklarını ellerimden kurtardığında kızaran yanağını ovaladı.
"Bakıyorum da şu son zamanlarda çok mutlusun."
"Gülümsemek de mi günah?" dedim masum masum.
"Değil, özellikle gülüşü güzel olanlar için. " hayranlıkla gözlerinin mavisine baktım.
"Seni seviyorum, sarı komutan!"
"Seni seviyorum, doktor hanım!" mideme giren sancılarla acıyla yüzümü buruşturdum.
"Ne oldu?" dedi Yavuz telaşla.
"Midem..." diyemeden hızla yataktan kalktım ve banyoya koştum. Lavabonun içine tüm midemi boşaltırcasına kustum.
"Bahar!" Yavuz ardımdan banyoya girerek saçlarımı geriye doğru attı. Kusmam bittiğinde musluğu açıp kusmuğu temizledim. Yavuz bir peçete yırtarak ağzımı sildi.
"Üşüttün mü acaba?" dedi peçeteyi çöpe atarken. Bir süre düşünür gibi yaptım, yüzüme muhteşem bir gülümseme yayıldı.
"Hayır, üşütmedim. Sadece o artık keşfedilmek istiyor" Yavuz şaşkın şaşkın yüzüme baktı.
"Kim keşfedilmek istiyor?" dediğinde varla yok arası bir gülümseme ile konuştum.
"Kızımız" dediğimde Yavuz kocaman gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarı Komutan #Watty2019
Romanceİster yas tut benim için. Ben çoktan ölmüş gitmişim "Hoşçakal Sarı Komutan" "Hoşçakal Doktor Hanım"