16-Kal!

1.2K 35 0
                                    

*Gitme, biraz daha kal.*

"Bahar, iyi misin?" duyduğum buğulu ses beni kendime getirirken gözlerimi yavaşça aralayıp yatakta yanıma oturan Tunç'a baktım. Tunç uyandığımı görünce rahat bir nefes aldı.

"İyiyim. Ben sadece sanırım çok yorulmuşum." dedim tiz bir sesle.

Bir süre sessiz kaldıktan sonra sessizliği bozan taraf ben oldum.

"Sabah olmuş" dedim. Tunç da sakin bir sesle "evet" dedi. Yavuz'un komada olduğu 3.gün. Sarı komutan yaşam mücadelesi verirken olmam gereken yer onun yanı. Ama ben onun yanında değilim.

"Tunç, ben Yavuz'u görmek istiyorum." dedim kararlı bir sesle. Tunç şaşkın gözlerle bana baktı bir süre. Ela gözleriyle beni süzerken resmen olduğum yere sindim. Başımı iki yana sallayarak 'ne bakıyon oğlum' bakışı attım. Tunç iki elini saçlarından geçirerek konuşmaya başladı.

"Bahar, bu tehlikeli olabilir. Dragan sana güvenmediğini söylemiş. Böyle yaparak kimliğini açığa çıkaracaksın." dedi. Sinirlenerek elimi sıkmaya başladım. Tırnaklarım avuç içime batmasını umursamadan sıkmaya devam ettim.

"Onu çok merak ediyorum Tunç" diye haykırdım yüzüne doğru.

"Bahar daha dün gördün onu" benim aksime sükunetini korumayı başarmıştı.

"Anlamıyorsun Tunç! Ben her an onun yanında olmak istiyorum." Tunç'un telefonu çalmaya başlayınca bana cevap vermeden telefonu kulağına götürdü.

"Alo, efendim Hamit Bey"
...
"Evet efendim, yanımda."
...
"Gerçekten mi?"
...
"Tamam söylerim."
...
"Evet onu görmek istiyor."
...
"İletirim şimdi, iyi günler."

Telefonu kapattıktan sonra Tunç'a meraklı gözlerle baktım.

"Ne oldu?" dedim meraklı ses tonuyla.

"Yavuz komadan çıkmış" yüzüme istemsiz bir gülümseme yayılmasına engel olamadım. Heyecanla ceketimi üzerime giydim.

"Hemen gidelim." kapıdan çıkarken Tunç beni belimden yakalayarak durdurdu.

"Olmaz şuan gidemezsin. Hamit Bey bunun tehlikeli olacağını söyledi." yüzüm düştü. Gözlerim yeniden dolmaya başladı ama bu sefer akmasına izin vermedim. Başımı aşağı yukarı sallayarak onayladığımı belli ettim. Yatağa oturduğumda aklıma bir fikir geldi. Gece olunca herkesten gizli Yavuz'u görmeye gidecektim. Evet bunu yapacaktım!

...

Gözlerimi 3 günün ardından yeniden açtığımda her şeyin normal olduğunu fark ettim. Herkes için her şey normaldi ama benim için değildi. Komadayken tenimde tanıdık bir his hissettim.

Dudaklarımda hissettiğim şey sanki aylar önce beni terkeden bir duyguydu. Ne olduğunu anlamlandıramdığım duygu yeniden bedenimi sardı. Bu öpücük bana Bahar'ı andırıyor ve o olmasını dua ediyordum. Odanın kapısı açıldığında bizimkileri gördüm bu beni istemsiz bir şekilde gülümsetti.

"Yavuz, canım nasılsın? Seni çok özledim."diyen Derya'ya içten olmayan bir gülümseme gönderdim. Babam hiçbir şey dememişti. Aksine durgun gözlerle bana bakmayı sürdürdü.

Uzun süren bir sohbetin ardından odada yalnız kaldığımda üzerimdeki yorgunluğu atmak için gözlerimi yumarak derin bir uykuya daldım.

Gece vakti...

"Demek iyileştin, Sarı komutan. Çok zor! Bir o kadar yakın aynı zamandada bir o kadar uzak olmak sana." duyduğum sesle donakaldığımı hissettim. Gözlerim hala kapalıyken kanımın çekildiğini hissettim.

Sarı Komutan #Watty2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin