17-Prens

1.1K 37 1
                                    

*Ben kulede hapis olmuş prensestim, o ise prens'im*

En sevdiğim, çocukken her gece dinlediğim ve dinlemekten asla bıkmayacağım masal, kulede hapis olmuş prenses ve onu kurtaran prensti.

Çocukluğumda belki bir gün benimde prensim beni kuleden kurtarır diye saçlarımı uzatırdım, uzatırdım  ki masalı yaşayabiliyim. Ama ne zaman annem bana 'masallar gerçek değil, onlar sadece hayal ürünü' dedi işte ben o an masala olan inancımı kaybedip, saçlarımı kan ağlaya ağlaya kestim.

O günden beri uzatmadım saçlarımı...

Saat gecenin 01.35'ydi. Bense hala Yavuz'u üzdüğüm için pişmanlık duyuyordum. Sıcak bir duş'un beni rahatlatıcağını düşünerek banyo'ya girdim. Sıcak suyu sonuna kadar açarak yaklaşık 1 saat suyun altında kaldım. Çıktıktan sonra saçlarımı kurutarak üzerime pijama geçirdim daha sonra odama doğru yönelerek güvende olduğum tek yer olan yatağımın sıcak kollarına bıraktım kendimi.

Gözlerim kapalı bir şekilde uykunun beni almasını beklerken arkamda belimi saran bir el hissettim. Arkamı dönmeden gelen kişinin kim olduğunu anlamam uzun sürmedi.
Sonunda gelmişti Sarı komutan!

"Çilek kokusunu sürmüşsün yeniden" bu dediği gülümsememe neden oldu. Kokumu unutmamıştı. Ben nasıl onun kokusunu unutmadıysam o da benim kokumu unutmamıştı.

"Unutmamışsın" dedim gülümsemeye devam ederken. Ona hala kızgındım evet ama şuan sadece onu yaşamak istiyordum, onu hissetmek, ona dokunmak.

"Unutmadım" dedikten sonra boynumu usul usul öpmeye başladı. Sırtımı ona dönerek karanlıkta bile parlayan masmavi gözlerinde kayboldum adeta. Ona sımsıkı sarılıp kokusunu içime çektim belki de son kez. Nede olsa bu onunla geçireceğim son gecemdi.

"Seni seviyorum, Sarı komutan" dedim en içten duygularımla

"Seni seviyorum Doktor Hanım." dedi sert erkeksi sesiyle.

Uzun süredir gittikçe çekilmez bir hal alan hayatım da şuan gerçek anlamda huzuru hissediyordum. Sevdiğim adamın kollarında, onun kokusuyla uyumak içimde bir yerlerde ölmüş kelebeklerin yeniden kanat çırpmasına sebep oluyordu.

İçimden dua ettim. Bu an bozulmasın diye. Masallara olan inancım yeniden filizlenmişti, tam bitti dediğim anda, kendi dünyamda hapis olduğum anda o gelmişti ve beni kurtarmıştı karanlık dünyamdan.

Ben kulede hapis olmuş prensestim, o ise prens'im.

...

Mutfağa geçtikten sonra çay suyu koydum. Yavuz da kahvaltı masasını hazırlarken onu izlemeye başladım. Bir anda ne olmuştu da Yavuz gecenin bir vakti gelmişti ve ben neden onu istemiştim? Sanki saatler önce ona git diyen ben değilmişim gibi, şuan iyiydi aramız. Garip bir şekilde!

Nasıl yapacaktım? Ona ondan ayrılmak istediğimi nasıl söyleyecektim? Ben bunları düşünürken Yavuz'un telefonu çaldı.

"O kim?" dedim merakla.

"Derya" dedi daha sonra telefonu kapattı. Onun bu yaptığına keyifle sırıttım. Ama Derya yeniden aradı. Yavuz oflayarak telefonu açtı. Bende telefon konuşmalarına kulak kabarttım. Yakında bu evlilik bitecekti evet ama o zamana kadar Yavuz benimdi, bittiği zamansa eğer isterse o kadına gidebilirdi. Çünkü ben tamda öyle yapacağım, hayatıma onsuz devam edeceğim.

"Efendim Derya?"
...
"Bahar'ın evindeyim."
...
"Gelemem! Ben evliyim Derya unutma bunu."
...
"Derya bitti. Ben bitirdim! Benim için sadece Bahar var artık" derken bana bakarak gülümsedi. Ardından telefonu Derya'nın suratına kapattı. İçimden zafer çığlıkları atarken bir yandanda zafer çığlıklarımı susturmaya çalıştım. Acaba Yavuz'dan boşanınca yeniden o kadına gider mi?

Sarı Komutan #Watty2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin