*Ben... Hamileyim!*
Bazı anlar vardır ya hani? Bir kere değil, bin kere öldüğünüz anlar. O anlardan birini yaşıyordum şuan. Düştüğüm o arafta yolumu bulamıyordum. Elimi uzattığımda kimse çıkarmıyordu beni o araftan. Kimse duymuyordu haykırışlarımı, yürek dağlayan çığlıklarımı!
"Yavuz, senin yüzünden intihar etti!" bu cümle sürekli aklımda tekrar tekrar canlanırken bir süre vücudumun kontrolünü kaybettim. Hareket etmek buradan bir an önce gitmek istiyordum ama olmuyordu. Vücudum bana zıt hareket ederek olduğu yere kalakaldı.
Sonunda bedenimin kontrolünü yeniden elime geçirdiğimde arkamı dönerek ağır adımlarla masa'ya tekrar oturdum.
"Ne dedin sen?!" belki az önceki cümle bilinçaltımın bana oynadığı kötü bir şaka'dır.
"Dediğimi duydun! Yavuz senin yüzünden intihar etti" hayır yalan değildi. Bilinçaltımın oyunu da değildi. Derya böyle bir şey söylemişti gerçekten.
"Nasıl yani? Neden yapsın böyle bir şeyi?" dedim birbiri ardına akan gözyaşlarının arasından.
"Bunun nedenini öğrenmek istiyorsan eğer mektubu bul!" anlamsız gözlerle Derya'ya baktım.
"Ne mektubu?"
"Yavuz intihar etmeden önce bir mektup yazmış. Onu bulduğumda mektup da yanındaydı. Hastane de okudum mektubu" başını öne eğerek yutkundu. Bir süre sessiz kaldıktan sonra konuşmaya devam etti.
"Sana yazmış" dedi ve gözünden akan bir damla yaşı sildi.
"Mektup nerede şuan, peki?" dedim asıl merak ettiğim soruyu sorarak.
"Okuduktan sonra Hamit Bey'e verdim. Malesef şuan aramızda yok. Ama mektubu sakladığına eminim" dedi hararetli konuşarak.
"Bana neden yardım ediyorsun?" dedim şüpheli bir tavırla. Yüzüne yayılan sinir bozucu gülümsemeyle yanıtladı beni
"Çok açık değil mi?" ateş saçan gözlerimi gözlerine sabitledim. Derya ise arsız arsız gülmeye devam etti. Eğer biraz daha kalırsam büyük ihtimalle saçını başını yolacağım için ayaklanarak hızlı adamlarla cafe'yi terk ettim.
...
Kendimi zar zor eve attığımda salondaki kanepe'ye uzandım. Kalbim acıyordu bunu en derinde hissedebiliyordum. Aklım bir türlü almıyor belki de almak istemiyordu. Yavuz neden yapsın ki böyle bir şeyi? Neden benim yüzümden intihar etsin? Üstelik benim öldüğümü sanarken? Bir an duraksadım. Öldüğümü sanırken? Yoksa bunu bana kavuşmak için mi yaptı?
Kapı'nın çalma sesiyle gözyaşlarımı silerek ayağa kalktım. Kapı'nın dürbününden gelen kişi'ye baktım. Beklediğim kişi gelmişti. Yavuz!
Kapı'yı açarak mavi'nin en koyu tonundaki gözlerine sabitledim gözlerimi. Yavuz boş gözlerle bakmayı sürdürdü. Sessizliği bozan taraf ben oldum.
"İçeri gelsene" dedim çekingen tavırla. Yavuz içeri doğru bir adım attı. Bende ardından kapı'yı kapattım.
"Ağladın mı, sen?"
"Hayır" dedikten sonra bir şey demesini beklemeden içeri geçtim. Yavuz da ardımdan geldi. Koltuğa oturarak gözümü yerdeki halı'ya sabitledim. Yavuz yanıma oturduğunda yüzümü ona çevirdim. Beklemediğim bir şey yaparak samimi bir şekilde gülümsedi. Ben de ne yapacağımı bilemeyerek gülüşüne karşılık verdim.
"Hazırsan gidelim" dedi aynı gülümsemeyle.
"Hazır değilim. Nereye götüreceğini bilmediğimden nasıl giyinsem bilemedim"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarı Komutan #Watty2019
Romanceİster yas tut benim için. Ben çoktan ölmüş gitmişim "Hoşçakal Sarı Komutan" "Hoşçakal Doktor Hanım"