33-Yeni Bir Dost

657 29 7
                                    

"Onu da sen bulacaksın, sarı komutan!"

"Kopuk!"

Her insanın bir rengi vardır. Bazı insanlar renklerinin farkına varmışken bazıları ise hala habersizdir. Peki ben? Benim rengim ne? Kötü yanım olduğu yüzünden siyah mı, yoksa temiz bir kalbim olduğu için beyaz mı? Belki de ikisi de değildir, kim bilir?

"Kopuk, sen..." diyemeden yanıma gelip kollarını boynuma doladı.

"Komutanım, sizi buldum, komutanım!" Kopuğun kollarından kurtulma çabası verdim ama işe yaramadı

"Oğlum, kemiklerimi kırdın!"

"Affedersiniz, komutanım" dedikten sonra kollarını benden ayırdı. Yüzüme istemsiz bir gülümseme yayıldı. Kopuk her ne kadar kaçık olsa da pırıl pırıl bir kalbi var.

"Hadi gel benimle bizimkilerle tanıştıracağım seni" tam gitmek üzere hazırlanmışken Dragan aklıma geldi.

"Önce şuna bi bakalım"

"Ölmüş komutanım"

"Ölmüş mü?" kopuk başını aşağı yukarı sallayarak onayladığını belli etti. Dragan'ın cesedine son bir kez baktıktan sonra Kopuk'la birlikte oradan ayrıldık.

Bizimkilerin yanına geldiğimizde hepsi keyifli görünüyordu Kopuğu görene kadar. Çünkü şuan hepsi meraklı bakışlarıyla Kopuğu süzüyordu.

"Komutanım, bu arkadaş kim?" bu soruyu soran Karabatak'dı ama hepsi cevap beklercesine bana bakmayı sürdürdü.

"Kopuk! Benim eski askerim. En son 2014'te bir çatışmaya girmiştik."

"20 Ocak 2014, komutanım!" diye sözümü kesti. Bende dahil hepimiz şaşkın bakışlarımızı Kopuğa yolladık. Tam tarihi ezberlemesi ben dahil herkesi şaşırtmıştı.

"O gün 3 askerimizi şehit vermiştik, komutanım" dedi başını öne eğip üzgün bir sesle. O an aklıma gelince ister istemez benimde yüzüm düşmüştü. Ayrıca sadece ben ve Kopuk değil bizimkiler de üzülmüştü.

"Komutanım Dragan?" asıl konumuza döndük.

"Dragan şuan cehennemde zebanilerle dans ediyor" en ciddi ses tonumu takınmama rağmen sesimin alaylı çıkmasına mâni olamamıştım.

"Öldü mü, komutanım?" Çaylağın heyecanı sesinede yansımıştı. Bu durum beni gülümsetti. Başımı sallayarak onayladığımı belli ettim. Herkes neşeyle birbirine sarılarak kucaklaştı. Bakışlarımı bir anlığına Kopuğa çevirdim. Gerçekten çok değişmişti. Saç ve sakalları uzamış, elleri de titriyordu.

Kopuğa yaklaşarak sadece onun duyacağı şekilde konuştum.

"Karabayır'a dönelim, seninle uzun bir konuşma yapacağız. Bu hale nasıl geldiğini anlatacaksın bana"

"Emredersiniz, komutanım" ellerimi omzuna koyarak gülümsedim. Ardından aklıma Erdem Yarbay'a haber vermek geldi. Telsizimi çıkararak Erdem Yarbay'ı aradım.

"Komutanım!"

"Yavuz ne oldu? Seher Hanım iyi mi, kimyasal silah ne durumda peki?"

"Seher Hanım bizimle. Kimyasal silahı da sağ salim ele geçirdik. Ayrıca bir iyi haberim daha var! Dragan öldü"

"Öldü mü?" Erdem Yarbay'da bu duruma şaşırdığı her halinden belliydi.

"Tamam, çabuk dönün. Ben yetkili kuruma gerekli açıklamaları yaparım"

"Emredersiniz, komutanım" dedikten sonra telsizi kapattım.

"Seher Hanım nerede?" diye sordum. O kadınla da konuşmam gerekiyordu.

Sarı Komutan #Watty2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin