*Uzun zaman önce mutluluğa attığım imzayı, başka bir imzayla bitirdim.*
Bedenim, ruhum bana ait olan neyim varsa hepsi yorulmuştu artık. Yavuz, sanki eline kor bir bıçak almış da kalbime saplamış defalarca. Çünkü bunu yapsaydı eğer canım bu denli acımazdı!
Eve nasıl gittiğimi anlamadım. Parktan çıktığım gibi hızlı bir şekilde yürürken etrafımdaki hiçbir şeyi görmüyor, duymuyordum. Salonda bir o yana bir bu yana dönmekten yorulduğumda koltuğa oturarak mantık çerçevesinde düşünmeye çalıştım.
Yavuz beni gerçekten sevmiyor! Dün geceki o anlar, büyülü sözleri, sabahki halleri hepsi sadece eğlence amaçlıydı onun için. Gerçekten hiç mi sevmedin beni, Sarı komutan? Gözümden yaşlar usul usul akıyor ama bunu umursamıyordum.
Beni aptal yerine koyamazdı! İki kadını aynı anda yürütmeye çalışamazdı, buna hakkı yoktu.
Telefonumu çıkardığım gibi Tunç'u aradım.
"Alo Tunç"
...
"İyiyim"
...
"Tunç beni acilen avukatla görüştürmen lazım. Bir an önce bitsin bu iş."
...
"Artık o adamın soyadını taşımak istemiyorum!"
...
"Tamam, gelirim. Avukatın ofisine... Tamam"
...
"Adı ne peki bu avukatın?"
...
"Ateş Karataş... Tamam sağol"
...
"Yok senin gelmene gerek yok ben görüşürüm."Çantamı koluma takarak evden ayrıldım. Taksiye atlayarak Tunç'un bana verdiği adresi taksiciye söyledim. Yüreğim ağzımda geçen bir yolculuğun ardından avukatın ofisine sonunda ulaştım. İçeri girdiğimde sarı uzun saçlı, mini etek ve gömlek giyen genç bir kız karşıladı beni.
"Hoş geldiniz nasıl yardımcı olabilirim?"
"Şey ben Ateş Karataş ile görüşecektim."
"Bahar Karasu mu?" Karasu adını duymam mideme kramp girmesine sebep olsa da zoraki bir şekilde konuşmaya çalıştım.
"Evet benim" dedim memnuniyetsiz bir sesle.
"Buyrun koridorun sonundaki oda" kadına gülümseyerek hızlı adımlarla yürürken aklımda hala Derya'nın söylediği o sözler vardı. Yavuz yeni alınan bir oyuncak gibi hevesle oynamıştı ikimizle de. Sonra oyuncağın dan sıkılıp bir kenara acımasızca fırlatmıştı. Canımızın yanacağını düşünmeden!
"Gir!" içeri girip kapıyı kapattım. Masasında oturmuş bana bakan adamı inceledim. Sarı-kahve tonu saçları ve masmavi gözleri vardı. Üzerine giydiği simokin ona ayrı bir hava katmıştı. Kravatında özenle bağlanması onun ne kadar ciddi bir avukat olduğunun göstergesiydi. Gerçekten de yakışıklı bir avukattı. Gülümseyerek ayağa kalktı. Bana oturmam için işaret verdi. Karşısındaki sandalyeye oturdum.
"Hoş geldiniz, Bahar Hanım" dedi samimi bir sesle. Yavuz'un aksine o kadar içtendi ki
"Hoş buldum" dedim yerimde rahatsızca kıpırdanırken.
"Boşanma için başvurmuşsunuz" ses tonu ciddileşmişti. Başımı sallayarak,
"Evet o yüzden" dedim otoriter bir sesle.
"Boşanma nedeniniz nedir?" biraz düşünerek boşanma nedenime hiç istemesem de aldatma dedim
"Aldatma. Eşim beni aldattı." az önceki neşeli halinin aksine üzgün gözlerle bana bakmayı sürdürürdü.
"Peki, o zaman şu dilekçeyi dolduralım." dedi buruk bir sesle.
Ad-Soyad:Bahar Kutlu Karasu
Dilekçe nedeni: Boşanma
Boşanma sebebi: Evlilik dışı birliktelik (Aldatma)
Davalı: Yavuz Karasu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarı Komutan #Watty2019
Romanceİster yas tut benim için. Ben çoktan ölmüş gitmişim "Hoşçakal Sarı Komutan" "Hoşçakal Doktor Hanım"