*Tunç!*
"Oğlum Yavuz'a" mektubu biraz inceledikten sonra zarfın kapağını açacaktım ki Erdem Yarbay'ın sesini duydum. Yanında bizim çocuklar da vardı. Erdem Yarbay üzgün olduğunu belli eden tebessüm etti.
"Başın sağ olsun, Yavuz"
"Vatan sağ olsun, komutanım" dedim gururlu bir sesle. Erdem Yarbay kollarını sırtıma dolayarak sıkıca sarıldı. Ayrıldıktan sonra bizim çocuklar tek tek baş sağlığı diledi.
"Başınız sağ olsun, komutanım!"
"Vatan sağ olsun, Keşanlı"
"Komutanım bende şehit çocuğuyum. Bizim ailede babamdan dedemin dedesine kadar herkes şehit. Allah nasip ederse bende şehit olacağım."
"Allah korusun abi ya" dedi Çaylak. Keşanlı ve Çaylak birbirine çok bağlıdır. Bu timde hepimiz kardeşiz ama çaylak ve keşanlı daha samimiler.
"Çaylağım beni nasıl da sever" koluna sertçe vurdu. Çaylak kolunu ovuşturarak ters bir bakış attı. Tek tek hepsiyle sarıldık. Herkes gittiğinde mezarlıkta sadece ben ve Bahar vardık.
Babamın mezarının kenarına oturdum. Bahar da yanıma oturdu. Gözlerinin üzerimde olduğunu hissedebiliyordum. Akan gözyaşlarımın arasından ellerimle toprağı okşadım. Babamla aramdaki tek engel olan bu toprak babamın ölmeden önce çektiği acıyı belli edercesine soğuktu.
"Bana bisiklet kullanmayı öğretecekti" dedim Bahar'ın güzel kahverengi gözlerine bakarken. Elini uzatarak yanağımı şefkatle okşadı.
"Yavuz... Ben ne diyeceğimi bilmiyorum"
"Bir şey deme, sadece yanımda kal!" ses tonum çaresizliğimi vurgular nitelikteydi.
"Yavuz, bir şey sormak istiyorum. Pek yeri ve zamanı değil ama yine de..."
"Her zamanki Doktor Bahar Hanım fazla meraklı" diye sözünü kestim. Bahar başını öne eğerek konuşmaya başladı
"Hala boşanmak istiyor musun?" saçma bir soruydu bu. Sanki boşanmak isteyen kendisi değilmiş gibi soruyordu. Sıkılmış gibi bıraktım nefesimi.
"Boşanmak isteyen sendin!" yumruk yaptığım ellerimi sıktım. Sakinleşmeye ihtiyacım vardı. Tüm bu olanlar fazla geliyordu artık bana. Hayat tüm acımasız yüzünü sanki bana gösteriyormuş gibi.
"Haklısın ama ben seni bu durumda yalnız bırakmak istemiyorum." gözlerimi babamın mezar taşından çekerek Bahar'a çevirdim.
"Bahar bak seninle açık konuşacağım. Bana acımanı istemiyorum! Eğer içinde boşanmaya dair en ufak bir istek varsa söyle. Karşı çıkmayacağım söz veriyorum"
Bahar cevap vermeyerek başını öne eğdi. Bakışlarımı ondan çekerek tekrar mezar taşına baktım. Gözümden akan gözyaşını silerek ayağa kalktım. Bahar yere sabitlediği bakışlarını kaldırarak gözlerime baktı. Başımı 'gidelim' dercesine salladıktan sonra o da ayağa kalktı. Birlikte mezarlıktan çıkarak yol kenarında taksi bekledik.
Başımı cama yaslayarak yolu izledim. Bahar'ın gözü benim üzerimdeydi. Boşanma konusunu açmak istedim ama şuan ne konuşacak ne de tartışacak halim vardı. Daha iki gün önce yanımda olan adam şuan soğuk mezar taşının altında yatıyordu. Son kez dokunmak istedim ona, son kez kokusunu içime çekmek ama maalesef ki tüm bunlar için artık çok geçti!
Ölmeden önce bana kardeşimin kim olduğunu söyleyecekti. Evet bu konuyla da bir ara ilgilenmem gerekiyordu. Babama söz verdim! Kardeşimi bulacağım.
...
DERYA'DAN
Yaklaşık olarak 20 dakikadır yüzünü daha ilk kez bugün gördüğüm adamla birlikteyim. Ne hissetmem gerektiğini bilmiyorum. Hareket eden arabanın içinde ikimizde ölüm sessizliğine boğulmuş bekliyoruz. Etrafta sadece arabanın motor sesi ve diğer araçların korna sesleri var.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarı Komutan #Watty2019
Romanceİster yas tut benim için. Ben çoktan ölmüş gitmişim "Hoşçakal Sarı Komutan" "Hoşçakal Doktor Hanım"