Askerin Mektubu
Ben bir askerim, yolumu gözlemek basit değil
Her gün ölüme bir adım daha yaklaşırken sevemedim
Her gün özlemek basit değil bunu bil istedim
Vatan, en sevdiğinden dahil vazgeçmeyi öğretirAteş düştüğü yeri yakarmış sahi öyle mi?
Üzerimden mermiler yağarken ömrüm aşk mı ki?
Ben sevmeyi beceremem ki! Sevemezdim kimseyi
Çünkü vatana bir söz verdim, ağlamamalı gözleriBir gün bir dağın ortasında çatışırken vuruldum,
Sol yanıma saplanan bir kör kurşun sorun mu?
Dayanabilecek misin? Duyduğun gün belki sorundu
Görebilecek misin, beni bir bayrakla tabutluBen sevsem dahi sen sevme beni
İnanki dayanamam, uzatır elimi gel derim
Durup düşündükçe ben kemirir oldum beynimi
Bu mektup askerinden, özledim be sevdiğim!Gel, seni çok sevdim! Sen bir cennettin
Bu yürek acılarına dayanacak mı söyle sevdiğim?
Ben sana sev derdim, sen beni hep özlerdin
Gülerek çıktık bu yola neden ağlayan hep bendim?Zor bir zaman, yalnız kalamam. Ayrılık acısını içimde taşıyamam
Gel yanıma nolursun aşkım, ben buralarda sensiz olamam
Bir güneş olup doğ bana yeniden
Yağmur damlası üşütüyor hadi gel
Gülmüyor yüzüm İstanbul gibi içime atıyorum tüm dertleri ben!Gel, seni çok sevdim! Sen bir cennettin
Bu yürek acılarına dayanacak mı söyle sevdigim?
Ben sana sev derdim, sen beni hep özlerdin
Gülerek çıktık bu yola neden ağlayan hep bendim?...
*İstihbaratçı olduğunu söylemek gibi!*
Oda'nın içinde bir sağa bir sola döndüm durdum. En son aklıma Kopuk geldi. Seher Hanım'ın söylediklerinden sonra Kopuğu tamamen unutmuştum. Dolaptan kıyafet çıkararak üstüme giydim. Üniformamı da özenle askı'ya astım. Bir askerin üniforması onun namusudur.
Odadan çıkıp hızla aşağı indim. Kopuk başı önde eğik bir şekilde bina'nın duvarına yaslanmış öylece yere bakıyordu.
"Kopuk!" diye seslendim beni fark etmesi için. Sesimi duyduğunda başını yerden kaldırıp yanıma geldi.
"Aç mısın?" dedim ki bence açtı. Hala anlam veremiyordum. Kopuk bu hale nasıl gelmişti? Onu en son gördüğümde 'Hey maşallah!' dediğimiz askerlerden biriydi. Ama şuan bakıldığında her şeyini kaybetmiş, akli dengesini yitirmiş yani 'mensup' olmuştu.
"Değilim, komutanım" dedi başı gene öne eğikken. Yalan söylediği her halinden belliydi. Ama yine de kendince yaptığı gururunu kırmamak için başka şekilde konuştum onunla.
"O zaman bir kebapçı'ya gidelim, orada anlat bana bu zamana kadar ne yaptığını?"
"Emredersiniz, komutanım" utangaç tavırları gülümsememe neden oldu. Hafifçe sırtına vurarak "hadi gidelim" dedim.
...
"Hoş geldiniz, ne alırdınız?" bakışlarımı Kopuğa çevirdim ama gene başını öne eğdi. Bakışlarımı yeniden garsona çevirerek siparişi verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarı Komutan #Watty2019
Romantizmİster yas tut benim için. Ben çoktan ölmüş gitmişim "Hoşçakal Sarı Komutan" "Hoşçakal Doktor Hanım"