21-Çocukluğum

913 33 4
                                    

*Ben... Hamileyim.*

"Hamit Karasu'nun günlüğü"

Koltuğa oturup günlüğün kapağını açtım. İlk sayfayı okumaya başladım.

"İnsan, bile isteye sevdiğine zarar verir mi? Yapmaması gereken hataları bile isteye yapar mı? Ben yaptım. Sevdiğim, aşık olduğum kadını bile isteye acı çektirdim. Küçük bir oğlum var benim. Sarı-kahve karışımı ipek saçları mis kokuluydu. Ela gözleri ışıl ışıl parlıyordu. Sadece bir kere gördüm onu... '

Gözlerim dolmaya başlıyordu. 'Sarı-kahve karışımı saçlı ela gözlü çocuk' bu çocuk ben değildim. Benim sarı saçlarım mavi gözlerim vardı. Peki ama bahsettiği çocuk kimdi? Mektubu okumaya devam ettim.

'... Acaba şuan nerde, ne yapıyordur? Yetimhane'ye bırakıldıktan sonra annesini bir daha hiç bulamadım. Umarım bir gün beni bulursun oğlum! Umarım...'

Defteri yere fırlatıp elimi ağzıma kapatarak hıçkırarak ağlamaya başladım. Babam, annemi aldatmıştı! Babam anneme acı çektirmişti! Annem... Annem... Hıçkırıklar çığlığa dönüştü. Nasıl yaptın anneme bunu? Neden yaptın, baba!

"Annem bunu hak etmemişti ki!" dedim hıçkırıklarımın arasından. İçim yanıyordu, acıyordu, tarif edemediğim birçok duyguyu aynı anda yaşıyordum ben.

Telefonum çaldığında arayanın Bahar olduğunu gördüm. Titreyen ellerimle telefonu açtım. Gözyaşlarımı silerek konuştum. Sanki ağladığımı görüp benim için üzülecekmiş gibi.

"Yavuz!" sesini o kadar özlemiştim ki! Şuan onun bana ismimi söylemesi ilaç gibi gelmişti.

"Bahar!" dedim, sesimin titrek çıkmasına engel olamadan.

"Yavuz, iyi misin? Yavuz ne oldu?!" hala benim için endişeleniyordu. Bahar böyle bir kadındı. Her ne kadar sevdiği insana öfkeli olsada yine de onun için her şeyi yapan bir kadın. Onun için endişelenir. Derdini kendi derdi bilir.

"Bahar...ben ben kapatmam lazım" onu da kendi karanlığıma çekmek ne kadar doğru olurdu ki?

"Hayır! Sakın kapatma. Söyle neredesin? Hemen yanına geliyorum"

"Karabayır da değilim. İstanbul'dayım." derin bir nefes alarak konuşmaya devam ettim. "Gel Bahar! Sana çok ihtiyacım var. Ne olursun gel"

"Tamam, adresi söyle ben hemen ilk uçakla oradayım." yüzüme istemsiz bir gülümseme yerleşti. Adresi söyledikten sonra telefonu kapattım.

Zoraki bir şekilde kalkarak yerdeki günlüğü aldım. Çocukluk odamın kapısını açıp içeriye baktım. Spider Man'li yatağım eski yerindeydi. Oyuncak sandığımın kapağını açarak içine baktım. Arabalarım, silahlarım, kılıç ve daha birçok oyuncağım yerindeydi. Sandığın kapağını kapatarak yatağıma cenin pozisyonunda yattım. Günlüğü göğsüme yaslayarak günün yorgunluğuyla uyuya kaldım.

...

Sabah zilin sesiyle uyandım. Büyük ihtimalle Bahar gelmişti. Yataktan kalkarak günlüğü masanın üzerine bıraktım. Kapıyı açtığımda Bahar üzerime atlayarak bana sımsıkı sarıldı. Ellerimi onun beline yerleştirerek sımsıkı sarıldım. Çilek kokusunu içime çektim, belki de son kez.

"Seni çok merak ettim." dedikten sonra evin içinde göz gezdirdi.
"Yavuz burası neresi?"

"Burası benim çocukluğum" dedim acı bir şekilde gülümseyerek. Bahar da dolu gözlerle gözlerimin içine baktı.

"Anneni kaybettiğin ev mi?" dedi çekingen bir tavırla. Başımı aşağı yukarı sallayarak onayladığımı belli ettim. Ardından Bahara olanları anlattım. Birlikte odama çıktık. Ona günlüğü okuttum.

Sarı Komutan #Watty2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin