*Bazen biri gelir alır senden tüm benliğini, sonra o biri günü gelir senin ailen olur*
Hani olur ya, bir an gelir ve sen o an her şeyini kaybettiğini düşünürsün, hayatta ki yerini sorgularken bulursun kendini. Öyleydi şimdi o küçük kız. Onun hayali hep anne olmaktı, çünkü ona göre annelik en kutsal görevdi. Öyle ya yıllardır bir başkasını annesi sanmıştı o kız.
Koşarak evin kapısına gittiğimde Yavuz çoktan Göktuğ'u sıkıştırmıştı duvara.
"Yavuz o annemin misafiri" dediğimde Yavuz yaptığı şeyin yanlış olduğunu anlamış ve Göktuğ'u serbest bırakmıştı.
"Anlamadan dinlemeden saldırdı çocuğa, vahşi" maalesef ki şuan annem haklıydı.
"Kusura bakma kardeşim ya evimde yabancı bir erkek görünce" ah sarı komutan ah!
"Önemli değil ama bi dahakine dinlemeyi öğren" dedikten sonra anneme döndü.
"Meltem Teyze benim de işlerim var zaten, ben artık gideyim" dedi ama yalan söylediğini bu ortamdaki herkes anlamıştı bence. Yavuz dan kaçmak için gidiyordu.
"Peki, yavrucuğum ama sonra tekrarlayalım olur mu?" yuh anne şu çocuğa olan sevgini birazcıkda damadına göstersen ya.
Sonunda Göktuğ gittiğinde annem, ben ve Yavuz kaldık sadece. Annem, Yavuz'a küçümser bir bakış atıp kaldığı odaya çekildi.
Yavuz, annemin gittiğinden emin olduktan sonra beni belimden tutup yatak odasına doğru götürdü. Beni yatağın yakınına doğru bırakıp kapıyı kapattı ardımızdan.
"Noldu?" dedim merakım ses tonuma da yansımıştı.
"Hastane de Tunç'u alıp nereye gittin sen öyle? Hesabını ver bakalım" anlaşılan hesap günümüzdü. Yavuz yalandan kaşlarını çatmış bana bakarken onun bu haline gülmeden edemedim ama sonra Tunç'un anlattıkları aklıma geldiğinde gülüşüm yavaş yavaş soldu. Derya'yı her ne kadar sevmesemde yine de onun için üzülmüştüm.
Birde üstüne yine o gün Tunç'a bir telefon gelmiş ve hiçbir şey demeden gitmişti. Tunç'la yüz yüze oturup konuşmam gerekiyordu.
Elimde olsaydı ne Derya nede Tunç üzülmeden kapatabilseydim bu meseleyi.
Yatağın kenarına oturdum, Yavuz da yanıma oturdu.
"Tunç, bu yaşananlardan dolayı Derya'dan intikam almak istemiş" Yavuz ağzımdan çıkan her bir kelimeyi dikkatle dinliyordu. Tunç bana ne anlattıysa aynısını Yavuz'a anlattım.
"Demek Derya o yüzden bana yardım etti, yani o olmasaydı benim senin gittiğinden haberim olmayacaktı." dedi, haklıydı. Derya yardım etmişti.
"Yani bu demek oluyor ki Derya ve Tunç belasından kurtulduk, ha?" dedi Yavuz keyfi yerine gelmişe benziyordu.
"Tunç'u bela olarak görme. O bize hiç kötülük yapmadı. Derya'nın aksine!" dedim kınayan bir tavırla. Haklıydım çünkü
"Tunç ve Derya dan kurtulduk da bu değişik kim? Başımıza bela açar mı?" dedi ciddi bir sesle.
"Göktuğ mu?" dedim.
"Ha adını da biliyorsun" dedi şüpheli bir edayla. Şuan ki durum karı-koca'nın birbirine hesap sormasından ziyade polis'in suçlu olarak gördüğü şahsı sorguya çekmesi gibiydi.
Gülümsedim, gülümsedi. Yavaş yavaş yaklaştı bana doğru ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Uzun zamandan beri tatmadığım tadına yeniden kavuşmuştum o an.
Bu an hiç bitmesin istedim, her şey silikleşmiş sadece o ve ben renk kazanmıştım.
...
"Derya'ya evlilik teklifi ettim" dedi heyecanla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarı Komutan #Watty2019
Любовные романыİster yas tut benim için. Ben çoktan ölmüş gitmişim "Hoşçakal Sarı Komutan" "Hoşçakal Doktor Hanım"