*Nefes alma sebebimsin...*
Yıllardır içimde büyüyen özlem katlanılmaz dereceye ulaşmıştı artık. İkisini de o kadar çok özlüyordum ki! Biliyordum ama bir yerlerden onlar beni görüyordu. Gökyüzüne her baktığımda annem ve babamla göz göze geliyordum aslında.
Babam, annemin en çok gülünce kısılan gözlerini severmiş. Öyle demişti Tunç Amcam. Bende sırf bu yüzden seviyordum gülünce kısılan gözlerimi. Çünkü onlar bana annemden mirastı. Ondan bana kalan emanetti.
Aybars'la birlikte annemle babamın mezarının yanına oturduk.
"Bak, ölüm bile ayıramamış onları." yüzümde acı bir gülümseme vardı. Hiç görmeden sevmiştim ben onları.
Herkes bu hikayenin mutsuz sonla bittiğini düşünmüştü ama hiçbiri anlamamıştı, aslında bu hikaye mutlu sonsuz'la bitmişti. Tüm o filmler, kitaplar... Hepsi mutlu biterdi ama aslında sonlu mutluluktu onlarınki.
Benim annem ve babam sonsuz mutluluktaydı şimdi
"Onlar adına çok seviniyorum aslında." Aybars o kadar aşk dolu bakıyordu ki bana, sürekli düşünüyordum ben onu hak edecek ne yaptım diye? Onun gibi içi merhamet dolu bir adam, benim gibi umutsuz vakayı nasıl seviyordu?
"Düşünsene, dünyada olsalar aşkları bir gün son bulacaktı. İkisinden biri ölecekti ama şimdi ikisi de sonsuz mutluluktalar!" hiç ağlamadığım kadar ağlıyordum şuan. Onlar için hep seviniyordum ama bir yanım paramparça oluyordu. Bir kez... Sadece bir kez dokunmak isterdim ikisine de! Bir kez koklamak!
Aybars beni kendine çekerek sıkıca sarıldı. Biz, Yavuz ve Bahar efsanesinin bitmediğinin en güzel kanıtıydık.
"Hadi, müjdeli haberi ver onlara." dedi gözyaşlarının arasından. Ağlayan gözyaşlarımın arasından gülümseyerek Aybars'ın kollarından çıktım ve 'Bahar Karasu' ve 'Yavuz Karasu' yazılı mezar taşına çevirdim bakışlarımı.
"Anne, baba! Geçen sefer geldiğimizde söylemiştim ya hani biz evlendik diye." sanki onlarla canlı canlı konuşuyormuş gibi anlatıyordum. O kadar heyecanlıydım ki!
"Anne, baba! Ben... Hamileyim! Bizim bir bebeğimiz olacak!" gözlerim karnıma gitti bir an.
"Aslında 34.haftadayım. " Aybars kıkırdayınca bende kıkırdadım. Sanki yeni hamile kalmışım gibi heyecanla söylemiştim.
"Öyle bir heyecanla söyledin ki bir an ikinci kez mi hamile kaldı bu kız diye düşündüm." Aybars gülünce bende güldüm. Eminim şuan onlarda gülüyordur.
Tunç Amcamın anlattığına göre babam çok kıskanç bir adammış.
"Eminim babam seni çok kıskanmıştır" derken yüzümde acı bir gülümseme vardı. Fotoğraflardan tanıdığım babamı gözlerim önüne getirdim. O kadar yakışıklı bir adamdı ki! Masmavi gözlerine aşık olmayacak kadın yoktur hayatta. Annemin işi gerçekten de çok zormuş.
"Kesin şuan beni döve döve manyak etmek istiyordur." Aybars'ın da yüzünde acı dolu bir gülümseme vardı.
Ona o kadar aşıktım ki! Hiç görmediği insanları seviyordu, özlüyordu! Sırf benim kahramanlarım oldukları için, sırf beni dünyaya getirdikleri için.
"Unutma ki!" derken elimi avuçları arasına aldı.
"Sen bana babanın emanetisin." kelimeler tükenmişti onun yanında. Çünkü ben her ne dersem diyeyim eksik kalacaktım onun yanında.
"Seni her şeyden çok seviyorum adam!" diye haykırdım gökyüzüne, anne ve babama doğru!
"Seni her şeyden çok seviyorum kadın!" o an ikimizde gökyüzüne baktık. Anne ve babama doğru... Elimi uzattım gökyüzüne, sanki ellerini uzatıp bana dokunacaklarmış gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarı Komutan #Watty2019
Romanceİster yas tut benim için. Ben çoktan ölmüş gitmişim "Hoşçakal Sarı Komutan" "Hoşçakal Doktor Hanım"