41-Yavaş Yavaş

497 20 3
                                    

*Annem ve o?*

Annem, hanımefendi kimliğini hiç bozmadan koltuğa oturdu. Her zamanki gibi omuzları dik, gözleri keskindi. Bavulunu demirinden tutup misafir odasına bıraktım ardından annemlerin yanına geri döndüm.

Geldiğinden beri gözleri Yavuz'un üzerindeydi. Öyle ki sanki ben yokmuşum gibi bakıyordu ona. Annem zaten Yavuz'u hiç sevmez, hiç haz etmezdi. Evlendiğimiz zamanda çok dırdırını çekmiştim onun.

Yalandan öksürerek ortamdaki varlığımı belli ettim. Annem bakışlarını bana çevirdi. Oturmadan önce ona sarılıp hoş geldin dediğim için bir daha bunu söylemeye gerek duymadım

"Hayırdır anne, hangi rüzgar attı seni buraya?" annem gözlerini kısıp  bana bakmayı sürdürdü.

"Kızımın evine gelmek için sebebe mi ihtiyacım var?" başımı sallayarak onaylamakla yetindim. Yavuz annemin delici bakışlarından hiç etkilenmemişe benziyordu.

"Ben çayları getireyim" diye ayaklandım aksi halde bu kasvetli ve gergin ortamda daha fazla bulunmak istediğim son şeydi.

"Gerek yok, otur. Birazdan kalkacağım. Yapmam gereken işlerim var" annemin itirazı üzerine yerime geri oturdum. Annem bu sefer ayaklandığında yeniden ayağa kalktım. Yavuz da bizimle birlikte ayaklandı.

"Anne yeni geldin. Yol yorgunusun, dinlen sonra gidersin" annemi severdim ama bazen çekilmez biri olabiliyordu. Aslında şuan gitmesini isterdim ama ayıp olmasın diye yalandan ısrar ettim. Biz annemle çok samimi değildik. Öyle çok vakit geçirdiğimiz anlar da yoktu.

"İşlerimi halledip gelirim, sonra görüşürüz" bana kısa bir süre sarıldıktan sonra evin kapısına doğru yöneldi. Arkasından ilerleyip onu uğurladıktan sonra kapıyı kapatıp Yavuz'un yanına gittim.

"Annen yine bana karşı olan sevgisini göstermekten geri kalmadı" dedi şakaya vurarak. Onun bu sözüne göz devirerek karşılık verdim. Bende her kadın gibi ailemin ve sevdiğim adamın iyi anlaşmasını istiyor, bunun için çabalıyordum. Ama pekte işe yaradığı söylenemezdi tabi.

Yavuz beni kendine çekip saçlarıma öpücük kondurdu. Gözlerimi kapatıp anın tadını çıkaracakken telefonun çalmasıyla bu güzel  ve özel anımız bozuldu.

Yavuz beni bırakıp masanın üzerindeki telefonunu aldı ve benden 5 metre kadar uzakta konuştu. Telefonu kapattığında yanıma geldi.

"Bahar ben..."

"Dur tahmin edeyim. Yeni bir görev emri çıktı, acilen gitmen lazım. Çünkü sen bir süper kahramansın" diye dalga geçtim. Yavuz iki avcunu yanağıma koyup alnıma derin bir öpücük kondurdu.

"Aynen öyle, güzelim" dedikten sonra evden ayrıldı. Yine yalnızlığımla baş başa kaldığım zaman bende saçımı düzeltip dışarı çıkmaya karar verdim.

'Nazlı, Gökkuşağı Kafe de seni bekliyorum. Lütfen gel olur mu? :)'

Nazlı'dan mesaj gecikmedi.

'Hiç dışarı çıkacak halim yok :('

Merakım iyice artmıştı. Anlaşılan bir sıkıntısı vardı.

'Bize gelsene. Annemden sokağı çıkma yasağı yedim'

Yok artık! Olmuştu ilk tepkim. Güler Abla'dan böyle bir davranış beklemezdim doğrusu.

'Tamam' telefonu geri cebime koyduktan sonra yürümeye devam ettim. Nazlı şuan depresyondaydı anlaşılan. Tatlı bir şeyler çok iyi gelirdi. Gözüme çarpan pastaneye girdim.

Sarı Komutan #Watty2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin