*İkimizde ayrı yerlerde dahi olsak, baktığımız gökyüzü aynıydı*
Sinirim hala geçmemişti. Deryayı şuan görmek istemiyordum. Ama kendisini bana affettirmek için her şeyi yapacağını da biliyordum. Öyle bi kızdı.
Babamla da en son iki gün önce görüşmüştüm. Telefona uzanıp aramak için tuşa dokunucakken bu kararımdan vazgeçtim. Sürpriz yapmak daha iyi bir fikirdi. Telefonumu cebime, silahımı da belime taktım. Siyah deri ceketimi de üstüme geçirdikten sonra arabaya atlayarak babamın çalıştığı istihbarat merkezine sürdüm.
Yaklaşık 30 dakikalık sıkıcı bir yolculuğun ardından merkeze ulaştım.
"Yavuz üsteğmenim, hoşgeldiniz" Kazım her zaman olduğu gibi sert görünüşüyle ve keskin bakışlarıyla etrafını süzüyordu.
"Hoşbuldum Kazım. Babam odasında mı?"Kazım sadece bana ve babama bu kadar iyiydi. Çünkü bizi gerçekten severdi, diğerleriyle ise sadece arkadaş olarak konuşurdu.
"Evet üsteğmenim"
Babamın odasına gitmek için merdivenleri çıkmaya yeltendim ki! Bir ses duydum. Tanıdık bir ses. Sese odaklandım
"Merhaba Hamit Beyin odası ne tarafta?" bedenim duyduğum bu sesle yıkılmamak için direnirken kulaklarım duyduklarına inanmıyordu.
Bu ses! Bu ses!
Bahar! Evet evet onun sesi.
Arkamı döndüm ani bir hareketle. Ama yok! Bahar orda yok! 'Sanırım hayal gördüm' diye kendimi avutmaya çalıştım ama içime birden bir sıkıntı doğmuştu. O kadar Bahardı ki o ses!Derin bir nefes alıp merdivenleri çıkmaya devam ettim.
...
Nefes alış-verişim zorlanırken onun beni görmüş olma ihtimali de beynimi yiyip bitiriyordu.
Yavuz buradaydı.
Sesimi tanımıştı!
Sesimi unutmamıştı!
Ses tonumu hala hatırlıyordu!"Tamam Bahar, sakin ol!" dedim kendi kendime. Yüzümü aptal bir gülümseme esir aldı.
Artık beni sevmesede kalbinin sahibi başka bir kadın olsa da en azından benle ilgili bir şeyi unutmamıştı. Acaba o kadın da ona "sarı komutan" demiş miydi hiç? Peki ya söylediği zaman Yavuz ne hissetmişti? Beni hatırlamış mıydı? Ona ne zaman sinirlensem "sarı komutan!" diye bağırdığım günleri hatırlıyor muydu? Peki ya bana "doktor hanım" deyişini hatırlıyor muydu? Evet hiçbir zaman olmayan sahte doktor hanım!
Şuan Hamit Bey'in odasına gitmek iyi bir fikir değildi. Yavuzun beni görmemesi için arka kapıdan bahçeye çıktım. Bugün üzerinde benim ona doğum gününde hediye ettiğim deri ceket vardı. O ceketi ilk aldığım zaman da ona çok yakışacağını düşünerek almıştım. Evet gerçekten de ona çok yakışıyordu.
Sırtımı duvara dayayıp gökyüzünü seyre daldım. Yavuz, gözlerinin mavisini bu gökyüzünden almıştı. Her baktığımda beni büyüleyen, masmavi gözleri... Onun kokusunu, gözlerini, bana bağırmasını bile o kadar çok özlemiştim ki! Bir an önce görevim bitse, onun karşısına çıkıp "Yavuz ben yaşıyorum, ölmedim!" desem.
İkimizde ayrı yerlerde dahi olsak, baktığımız gökyüzü aynıydı
...
Babamın odasının önüne geldim ama aklım hala o sesteydi. O kadar emindim ki o sesin sahibinin Bahar olduğuna! Bir yanım Baharın yaşıyor olma ihtimaline inanmak isterken diğer yanım böyle bir şeyin olma olasılığının olmadığını haykırırcasına canımı acıtıyordu.
Tüm bu düşüncelerimden sıyrılarak kapıyı tıklattım.
"Gel!" İçeri girip babama doğru sahte bir gülümseme gönderdim. Ama sanki o beni gördüğüne hem şaşırmış hem de memnun olmamış gibiydi.
![](https://img.wattpad.com/cover/181078991-288-k292360.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarı Komutan #Watty2019
Romanceİster yas tut benim için. Ben çoktan ölmüş gitmişim "Hoşçakal Sarı Komutan" "Hoşçakal Doktor Hanım"