2.Bölüm: İntihar Mektubu

25.3K 960 108
                                    

İşte yeni bölüm.


2.Bölüm: İntihar Mektubu

"Birkaç saat önce evinde ölü bulunmuş."

"Sanırım intihar etmiş." diye devam etmişti sözlerine.

Bir anda odadaki tüm sesler yok olmuştu sanki. Donup kalmıştık hepimiz. Sadece Firdevs teyzenin söyledikleri kulaklarda yankılanıyordu. Anlamaya çalışıyordum.

İntihar mı? Faruk. Benim lise arkadaşım. Ölmüş müydü yani?

"Ne? Nasıl olur?" bir iki saniye sonra ağzımdan çıkan kelimeler sadece bunlardı. Öyle şok olmuştum ki.

"Bende tam olarak bilmiyorum. Sanırım yüksek dozda uyuşturucu almış." dediğinde inkar etmişti tüm benliğim.

"Faruk bağımlı mıymış? Öyle bir değildir ki o." onu son gördüğümde gayet neşeli ve nişanlandığı için çok mutluydu. Adeta gözleri parlıyordu. İşini çok seven bir mimardı. Nasıl bilerek hayatını son vermiş olabilirdi?

"İntihar olduğu nasıl belli olmuş Firdevs?" babam sormuştu bunu.

"Sanrım bir mektup bırakmış. Her şeyi tam olarak öğrendikten sonra size daha ayrıntılı bilgi sunabilirim."

"Tamam Firdevs, çıkabilirsin." Firdevs teyze geldiği gibi sessizce odadan çıkmıştı. Bende duyduklarımın etkisiyle babamın masasının önündeki tekli koltuğa kendimi bıraktım.

"Dua ette o mektupta senden bahsetmiş olmasın." babam bunu söyleyince aniden ona döndüm. Şimdi, gerçekten tek mevzumuz bu muydu?

"Bir insan öldü ve senin tek derdin bu mu baba?" diye sordum. Oldukça sinirlenmiştim.

"Bunu bende biliyorum. Gencecik bir insan gitti ama seni de düşünmek zorundayım kızım." bundan şüpheliydim.

"Hayır, sen beni değil, sadece kendini düşünüyorsun!" birden ayağa kalktım ve hızla odadan çıktım. Arkamdan kapıyı sert bir şekilde kapattım. Daha fazla kalırsam hiç istemediğim şeyleri söylemekten ve olacaklardan korkmuştum çünkü.

Belki fazla tepki veriyordum ama bir arkadaşım ölmüştü ve muhtemelen bunda benimde payım vardı. Böyle bir vicdan azabıyla nasıl yaşanırdı?

"Şirin bekle beni!" arkamdan gelen amcamdı.

"Amca özür dilerim, ben böyle olsun istemezdim." derken sesim titremişti. Gözlerimden birer damla yaş süzülürken bana sarılmıştı.

"Ağlama Şirin, senin hiçbir suçun yok. Olanların şokuyla böyle tepki vermen çok normal. Hadi ağlama." saçımı okşarken daha çok ağlamaya başlamıştım. Kendimi durduramıyordum.

"Ayrıca bana 'amca' deme diye seni kaç defa daha uyarmam gerekiyor? Kendimi yaşlı hissediyorum." dediğinde elimde olmadan gülümsemiştim.

Geri çekildiğimde artık ağlamıyordum. Ona ne zaman amca desem bana kızardı. Şimdi bunu söylemiş olması düşüncelerimi biraz olsun dağıtmıştı.

"Yaşlısın zaten." dedim, hafifçe burnumu çekerek.

"Allah Allah sen nesin o zaman? 26 yaşındasınız Şirin Teyze, nine olmaya doğru gidiyorsunuz." amcamın dudakları kıvrılmıştı. O gülünce gözlerinin içi de gülüyordu.

"Tamam tamam, Fatih oldu mu? Ama babamın yanında amca derim. Kızıyor biliyorsun." babamın bazı değişmez kurallarından birisiydi bu.

"Anlaştık." gözümdeki kalan yaşları elimin tersiyle silmiştim. Şimdi kendimi daha iyi hissediyordum.

Acımasızsın Sevgilim [Tamamlandı✔]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin