40.bölüm: İki Canlı

6.7K 296 9
                                    


40.bölüm: İki Canlı

İkimizde bir süre susup kalmıştık. Arkamızı dönüp gidemiyorduk ama konuşamıyorduk da.

Karşımda onu görünce birden kendimi kötü hissetmeye başlamıştım.

Aklıma Faruk gelmişti. Onu son gördüğüm gün gözümün önünde canlanmıştı.

Mutlulukla bana Didem'le nişanlandığını söylediği o an. Ne kadar hayat doluydu. Öldüğüne inanmak hala zor geliyordu. Bunları düşününce gözlerim hafif sulanmıştı ama hemen kendimi toparlamıştım.

Nasıl davranacağımı, ne söyleyeceğimi bilemiyordum. Didem'in bakışlarından duygularını anlayamıyordum. Bana sinirli miydi? Ya da kızgın mıydı? Bilmiyordum.

Sarı saçlarını atkuyruğu yapmıştı. Sanki son görüşmemizden sonra zayıflamıştı. Üzerindeki hastane kıyafetinden anlamak zordu ama çöktüğü, bir hüzün yaşadığı her halinden belli oluyordu. Kahverengi gözleri donuk ve duygusuz bir şekilde bakıyordu.

"Burada ne işin var?" diye ilk konuşan Didem olmuştu. Sesi tahmin ettiğim kadar sert değildi. Sanki bu soruyu merakından sormuştu.

"Ablamla, annem bir kaza atlattılar." diye cevap verdim. Nasıl konuşacağımı ona nasıl davranmam gerektiğini çözemiyordum. Elimi bile nereye koyacağımı bulamıyordum.

"Geçmiş olsun. Nasıllar?" oldukça sakindi ama ben tedirgin olmaya devam ediyordum.

"İyiler, hatta bu gün taburcu oluyorlar. Biz de tam eve gidiyorduk." birden aklıma aşağıda beni bekledikleri gelmişti. Bunu bahane olarak kullanıp bu garip ortamdan uzaklaşmak istiyordum ama bir şey beni tutuyordu.

"Didem..."dediğim anda sözümü kesti.

"Şirin, seninle biraz konuşabilir miyiz?" dedi. Tam gözlerimin içine bakıyordu.

"Şimdi mi?" birden korkmuştum. Neden korktuğumu bilmesem de.

"Hayır, yarın. Şimdi müsait değilsin anladığım kadarıyla, ben de değilim. Yarın bana biraz zaman ayırabilir misin? Sabah dokuz, uygun mu?" o kadar istekli duruyordu ki reddetmek imkansızdı.

"Tamam, olur."

"Sağ ol ben sana adresi yollarım. Görüşürüz." demiş ve arkasını dönüp gitmişti. Olduğum yerde donup kalmıştım bir süre.

Az önce olanlar gerçek miydi? Aklımda hiç yokken birden kendimi birkaç ay öncesinde bulmuştum.

Suçluluk duygusu tüm bedenimi kaplamıştı adeta. Faruk'u unutmuştum tamamen. Saçma sapan bir haber yüzünden ölmüştü. Hem de kısmen de olsa benim yüzümdendi bu. Bunu nasıl unutmuştum? Kendi hayatıma dalıp, bir insanın ölümünü unutabilmiştim. Kendimden nefret ediyordum.

**

Dalgın dalgın aşağı indiğimde Kerem'i görmüştüm. Bana doğru yürümeye başlamıştı. Buraya geleceğini söylediği tamamen aklımdan çıkmıştı.

"Şirin, iyi misin? Rengin atmış sanki." demişti endişeyle koluma dokunarak.

"Hı?" diyebilmiştim. Hala az önce olanları düşünüyordum.

"Bir şey mi oldu?" eliyle çenemi tutup gözlerimizi birleştirmişti.

"Yok hayır, yoo iyiyim. Son birkaç günde biraz yoruldum sanırım." ondan bir adım uzaklaştım. Şuan bu yakınlığın düşüncelerimi dağıtmasını istemiyordum.

Acımasızsın Sevgilim [Tamamlandı✔]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin