62.Bölüm: Beni de Öldür

4K 258 10
                                    


62.Bölüm: Beni de Öldür

"Hayır, hayır hayır. Ona dokunursan, seni öldürürüm Ahu! Anlıyor musun beni? Ne pahasına olursa olsun seni bulur ve öldürürüm." diye bağırmaya başladım. Gözlerime dolan acı ile gözyaşlarım hızla akmaya başlamıştı.

Ne kadar burada ölümle burun buruna olsam da, içimden bir ses kurtulacağımı ve bana bir şey olmayacağını söylüyordu. Ya da ben buna inanmak istiyordum, bilmiyorum. Şimdi ise bebeğimi benden alacağını söylediğinde delirmiştim.

"Komik olma! Zaten yaşamayan birini öldüremezsin. Benden, onları aldığın günden beri yaşamıyorum ben. Sadece nefes alıp veriyorum o kadar. Ama şimdi sonunda, bu kadar yıl sonra, ilk defa yeniden nefes alabileceğim." bu kadar acımazsız olamazdı. Ben, benden almak istediği intikamın, bebeğim olacağını bilemezdim.

"Asla, buna izin vermem!" dedim, duruşumu dikleştirerek.

"Ne yapabilirsin ki? Şurayı görüyor musun?" dedi, eli ile sol tarafımda benden uzakta bir yeri göstermişti. Orada tam olarak göremesem de bir yatak silueti vardı.

"Biraz sonra bir doktor gelecek ve seni oraya alacağız. Gözlerimin önünde acı çeke çeke alacağım bebeğini senden. Hiçbir şey yapamayacaksın. Bana yalvarsan da doktora yalvarsan da durmayacak." diye devam etti.

"Bunu yapma!" artık ağlamaktan gözlerimin önünü bile göremiyordum. Bu gerçek olamazdı değil mi?

"Yaşayacaksın ama benim yaşadığım gibi yaşayacaksın. Her yeni gün başladığında tekrar tekrar öleceksin ve kimse, hiç kimse sana yardım edemeyecek. Bebeğinizi koruyamadığın için sevdiğin adamın yüzüne bile bakamayacaksın." Kerem, hamile olduğumu öğrendiğinde ne kadar da sevinmişti. Ağlamıştı, karşımda ilk defa ağlamıştı. Şimdi benim yüzünden çocuğunu kaybetmesine dayanamazdım.

Bütün gerçekleri, olacakları Ahu'dan duymak daha bir acı veriyordu insana. Olacaklar gözlerimin önünde canlanıyor ve her seferinde imkansızmış gibi geliyordu.

"Beni de öldür o zaman. Bebeğimi alma, beni de öldür." dedim, en sonunda her şeyin farkındalığı ile. Eğer bu gün burada bebeğim ölecekse, bende ölmeliydim. Onun dünyaya gelememesinin sebebi benken, daha fazla yaşayamazdım.

"Bu ödülü sana verir miyim sanıyorsun?" elini uzatıp karnımın üzerine koymuştu.

"Çek o pis ellerini!" demiştim tiksintiyle. Beni duymamıştı.

"Vedalaş istersen. Fazla zamanınız kalmadı." demiş ve arkasını dönüp uzaklaşmıştı.

Vedalaşmak mı? Benden nasıl böyle bir şey isteyebilirdi? Bebeğimden nasıl ayrılabilirdim? Buna dayanamazdım. Kabul etmiyordum. Böyle bir çaresizliği kabul etmiyordum.

Ellerim, ayaklarım hala bağlıydı. Ne yapabilirdim? Bu kadına nasıl karşı koyabilirdim? Çaresizce olacakları beklemek, öyle koyuyordu ki bana, kendimden nefret ediyordum.

**

Birden sağ tarafımda metal bir gıcırdama sesi duyunca umutla başımı kaldırmıştım.

Kapı açılmış ve içeri bir adam girmişti. Elinde siyah deri bir çantası vardı. Ellili yaşlarda gibi görünüyordu. Kısa boylu, hafif şişman birsiydi. Gözlerinde küçük kare bir gözlük vardı.

Bir an acaba ondan yardım istesem mi diye düşünmüştüm. Sonra farkına varmıştım. Buraya böyle girebiliyorsa onların adamlarından biriydi muhtemelen. Hızlı adımlarla gelip Ahu'nun yanında durmuştu.

Acımasızsın Sevgilim [Tamamlandı✔]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin