52.Bölüm: Yalan
Gözlerim yavaş yavaş aralanırken, elimin üzerindeki sızı beni rahatsız ediyordu.
"Uyanıyor." demişti biri.
"Oh, çok şükür!"
"Senin için çok fazla endişelendi. Vücudu daha fazla dayanamadı sanırım." amcamın sesiydi bu. Gözlerimi yavaşça açtığımda ilk onu görmüştüm.
"Amca?" dedim. Başımda dikilmiş bana bakıyordu.
"Buradayım Şirin korkma, sadece bayıldın." derken omzuma dokundu. Bense bir koltukta uzandığımı o anda fark etmiştim.
"Kerem Kerem uy..." derken başımı çevirmiş ve Kerem'i görmüştüm. Yatağında oturuyordu. Sırtını dikleştirmişlerdi ve bana bakıyordu.
"Buradayım canım." demişti. Gözlerime inanamıyordum. Demek ki bayılmadan önce hayal görmemiştim.
"Ah! Çok korktum, hem de çok." elimi kalbime götürmüştüm.
"Asıl ben korktum. Aklım gitti. Gözlerimi açtığım an da seni gördüm. Birden bayıldın. İyi ki Fatih kapının arkasındaymış da sesimi duydu." hemen ayağa kalkmıştım. Kolumdaki serumu tutarak yanına gelmiştim. Uzanıp elini tuttum.
"İyi misin? Nasıl hissediyorsun kendini?" dedim. Bana sanki bir mucizeymişim gibi bakıyordu. Ya da ben ona öyle bakıyordum.
"İyiyim ben. Asıl sen nasılsın?" tuttuğum elimi sıkmıştı.
"Ben... sen uyandın ya, şimdi daha iyiyim." dedim mutlulukla.
"Ben hiç de öyle düşünmüyorum. İkinizde iyi değilsiniz." dedi amcam birden. İkimiz de şaşırmış bir şekilde ona bakarken açıklamaya başladı.
"Şirin sen bayılınca Kerem aniden yatağından kalkmaya çalıştığı için yarası açıldı sanırım." hızla Kerem'e dönmüştüm. Yarasının olduğu yer kapalı olduğu için göremiyordum ama ona kızgın bir bakış attım. Yine de ona kıyamıyordum. Benim için endişelenmesi doğaldı sonuçta. Kim uyanır uyanmaz karısını bayıldığını görse böyle bir tepki vermezdi ki?
"Peki, sen Şirin? Bu halinle kendini perişan ettin. Kendine acımıyorsan bari karnındaki masuma acı." diye devam etmişti. İşte bu Kerem'le bizim bir türlü çözümünü bulamadığımız, gün geçtikçe kanayan yaramızdı.
Evlendiğimizi söylediğimiz günden beri Kerem'le bu konu üzerinde konuşuyorduk. Amcama gerçeği söylemek ve benim hamile olmadığımı ona anlatmak istiyorduk ama yapamıyorduk.
Eğer gerçeği ona söylersek bize eskisi gibi yaklaşmayacağını ve bizden uzaklaşacağına emindik. Özellikle Kerem'in böyle bir yalan söylemesi ve hem beni, hem de onu kandırmasını kabul etmeyeceğini biliyordum. Bunun amcamın gözünde Kerem'in değerini düşüreceği kesindi. Bu düşünceler de bizi bu zamana kadar engellemişti.
Amcam ailelere söyleme konusunu ise bize bırakmıştı. Bir şekilde bu güne kadar oyalamıştık onu ama bence bu saatten sonra yalan söylemesek daha iyiydi.
Neredeyse Kerem'i kaybedeceğimi düşününce, amcama bu kadar zamandır yalan söylemem haksızlık gibi gelmişti.
"Amca ben..." demiştim ki birden odanın kapısı açılmıştı. İçeri Kerem'i ameliyat eden doktor ve iki erkek asistan doktor girmişti. Biri; esmer ve hafif kilolu, diğeri; uzun boylu, gözlüklü ve sarışındı. Şimdi daha dikkatli bakınca sarışın olanın Kerem'in ameliyata giren asistan olduğunu anlamıştım.
"Nasılsınız bakalım Kerem Bey?" demişti Doktor Yavuz Bey. İsmini Kerem odaya alınırken öğrenmiştim.
"Daha iyiyim." demişti Kerem. Yavuz Bey asistanının uzattığı dosyayı incelemişti bir süre.
"Bir bakalım o zaman. Yaranız ne durumda?" demiş ve üzerindeki örtüyü kaldırıp bandajın altından yarasına bakmıştı.
"Kendinizi zorlamışsınız sanırım. Bir süre dinlenmeniz ve ani hareketlerden uzak durmanız gerekiyor. Lütfen biraz daha dikkatli olun."
"Siz merak etmeyin. İyi olması için elimden geleni yapacağım ben." demiştim doktorun bu sözü üzerine. Bundan sonra ona bir şey olmasına asla izin vermezdim.
"Ah sahi! Şirin Hanım size de geçmiş olsun, duyduğuma göre bayılmışsınız." Yavuz Bey'in bunu bilmesine şaşırırken amcam cevap vermişti;
"Evet, bayıldı. Hemşireler ilgilendi. Sağ olun."
"Kendinize dikkat edin lütfen. Siz ne kadar güçlü olursanız Kerem Bey de o kadar hızlı iyileşir değil mi?" demişti.
"Teşekkür ederiz. Her şey için." dedim ben de. Başıyla selam verip gülümsedikten sonra;
"İyi günler." demiş ve odadan ayrılmıştı.
**
O korkunç günün ardından beş gün geçmişti. İlerleyen günlerde tüm aile toplanmış ve bir karar almıştı.
Yaşadığımız bu olaydan sonra hiç kimsenin hayatını tehlikeye atmamak ve daha korunaklı bir plan uygulamak adına, hepimiz aynı evde yaşayacaktık. Mihrimah, Ece ve Maydanozlar babamlara taşınacaktı. Hepimizin yaşayabileceği ve güvenliğimizin en iyi sağlanabileceği yer orasıydı.
Ziyad amca bu fikri kabul etmiş ve böylece çocuklarını, çocukluk arkadaşı olan babama emanet etmişti.
Kerem'le ben de hastaneden ayrıldığımızda direk babamlara geçecektik. Böylece kocaman bir aile olarak, bir süre aynı evde yaşayacaktık.
"Her şey tamam. Artık çıkabiliriz." dedim. Kerem'in eşyalarının olduğu çantayı elime aldığımda Kerem de ceketini giyiyordu.
"Ben de hazırım, hadi gidelim." derken elimdeki çantayı almıştı. Tam o anda odanın kapısı açıldı. Gelen amcamdı. Buna şaşırmamıştık çünkü Kerem'in çıkışına herkesin gelmesini istememiştik. Tüm aile üyeleri bizi evde bekleyecek, bizi onlara amcam götürecekti.
"Hoş geldin Fatih." Kerem'le amcam tokalaşırken bende koltuğun üzerinde duran hırkamı elime almıştım.
"Hoş bulduk. Şirin, onu yerine koysan sanırım daha iyi olacak." demişti amcam. Ne demek istediğini anlamamıştım.
"Neden?"
"Çünkü henüz taburcu olmuyoruz da ondan." bu da ne demekti şimdi?
"Nasıl yani? Ama Yavuz Bey, Kerem'in çıkış onaylarını imzalamıştı." iyi bakılmak kaydıyla Kerem'in hastaneden ayrılmasına izin vermişti.
"Evet, bir sorun mu oldu?" demişti Kerem de.
"Hayır, hayır, yanlış anladınız. Sen değil Kerem, Şirin için kalıyoruz." gözlerim anında büyürken ağzımdan;
"Ne?" kelimesi çıkmıştı sadece.
Biraz kısa bir bölüm oldu farkındayım...
Bu yüzden iki bölüm birden yayımlıyorum...
Hemen diğer sayfada görüşürüz...
Hoşçakalın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acımasızsın Sevgilim [Tamamlandı✔]
RomansaMerak insanı yaşatır, merak insanı öldürür. . . . Keyifli okumalar. Hikayemi uyarlayan ya da çalan olursa önce vicdanına, sonra da adalete teslim ediyorum. İlk bölüm yayın tarihi : 12.04.2019 Final bölümü yayın tarihi: 12.02.2020 #Romantik 68 ( 22.0...