Daha önce beğenileri ile destek olmayan, bir tek yorum bile yapmayan çoğu okuyucum bu bölümde ayaklanmıştı. Yanlış anlamayın. Onlar istedi diye değil kendim böyle olması daha aklıma yattığı için değiştirdim bölümü. Umarım bu yeni hali ile hitap edebilmiştir sizlere.
Başlayalım mı o zaman..?
33.Bölüm: Yoksun Artık
Kadın o nereden geldiğini anlayamadığım gülümsemesiyle, bizi öylece enkaz olarak bırakıp arkasını dönüp gitmişti.
Doğru mu duymuştum? Hamile mi demişti? Hamile, ben? Bu nasıl olurdu? Mutlaka bir yanlışlık olmalıydı.
Şuan tam anlamıyla bir şok dalgası yaşıyordum. Bir açıklama yapmak zorunda hissediyordum kendimi ama bir türlü ağzımı açamıyordum. Ne söyleyeceğimi bilmiyordum ki.
**
Amcam doktor gittikten sonra direk bana dönmüştü. Daha önce onda hiç görmediğim bir yüz ifadesiyle bakıyordu gözlerime. Bu durum beni korkutmaya başlamıştı.
Kerem'e döndüm. Tam yanı başımdaydı ama bana bakmıyordu. Sağ eliyle gözlerini kapamış, sanki ne hissettiğini saklamaya çalışıyordu.
Kimseden ses çıkmıyordu. Ne söyleyeceğini, nasıl konuşması gerektiğini bilmiyordu. Çıkan sonuç herkesi bozguna uğratmıştı.
Otomatik olarak elim karnımın üzerine gitmişti. Şimdi burada bir bebek mi vardı? Ben hamile miydim? Yok canım, olamazdı!
Kimsenin konuşmadığı dakikalardan sonra kolumdaki bitmiş serumu çıkarmak için gelen hemşireye amcam sordu;
"Acaba hastayı özel bir odaya alabilir miyiz? Sanırım hala dinlenmesi gerekiyor. Kendini pek iyi hissetmediğini söyledi de." demişti. Koluma iğne yapmakta olan hemşire anlamamış gibi bir süre yüzüne bakmış, sonra olumlu anlamda kafasını sallamıştı.
"Tabi ki, bir saniye." acilden çıkmış, bir süre sonra da geri gelmişti.
"210 numaralı odaya geçebilirsiniz, buyurun!" hemşirenin benim için getirdiği tekerlekli sandalyeye oturmuştum. Beni söylediği odaya götürürken amcamın ve Kerem'in iki yanımda yürüdüğünü göz ucuyla da olsa görebiliyordum.
Uzun, beyaz bir koridorda öylece ilerliyorduk. Sanki şuan bir filmin sahnesi izliyordum. Yaşananlar o kadar saçma ve kontrolüm dışında gelişiyordu ki algılayamıyordum.
Odaya geldiğimizde hemşire yatağa oturmama yardım etmişti. Sonra da bir şey demeden kapıyı kapatıp dışarı çıkmıştı.
Baş başa kaldığımız o andan sonra nefes alamamaya başlamıştım. Biri boğazımı tüm gücüyle sıkıyordu sanki. Odadaki gerginlik üst seviyedeydi. Görünmeyen bir kara bulut üzerimizi kaplamıştı. Fırtına öncesi bu sessizlik büyük bir depremin habercisi gibiydi.
Amcam arkasını kapıya yaslamış bekliyordu. Kerem ise pencerenin önündeydi. Kimse yerinden kıpırdamıyor, bir kelime etmiyordu.
"Ben..." diye lafa başlamıştı ki Kerem, amcamın olduğu yerden hızla fırlaması ile yüzüne sertçe yumruk geçirmesi bir olmuştu. Bende hemen ayağa fırlamıştım. Kerem'in yanına koşmuştum.
"Kerem iyi misin?" diye yüzünü tuttum. Ama benim ona dokunmama izin vermemişti.
"Bir dakika Şirin!" diye beni aralarından uzaklaştırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acımasızsın Sevgilim [Tamamlandı✔]
RomansaMerak insanı yaşatır, merak insanı öldürür. . . . Keyifli okumalar. Hikayemi uyarlayan ya da çalan olursa önce vicdanına, sonra da adalete teslim ediyorum. İlk bölüm yayın tarihi : 12.04.2019 Final bölümü yayın tarihi: 12.02.2020 #Romantik 68 ( 22.0...