74.Bölüm: Prens mi? Prenses mi?

4.2K 263 5
                                    

74.Bölüm: Prens mi? Prenses mi?

1,5 Ay Sonra

"Bu kadar korkmana gerek yok ki." dedim. Mihrimah'la karşılıklı oturmuş, kafede çay içiyorduk.

"Ne bileyim? Abim sonuçta. Nasıl bir tepki vereceğini henüz kestiremiyorum." dedi, utanarak. Ne kadar da tatlı duruyordu.

O gün, Ece bana gelip büyük haberi verdikten sonra, işlerin buraya kadar geleceğini hiç birimiz tahmin edememiştik. Amcam, Mihrimah'a evlenme teklifi etmiş ve bu ikisi evlilik yoluna girmişti. Tabi henüz iki kişiden başka kimse bilmiyordu bunu. Yani Ece ve benden başka. Orası başka bir davaydı ama bu ikisi şaşılacak derecede hızlı çıkmışlardı.

Ben, amcamın bu kadar ileriyi düşündüğünü bilemediğim için diğer herkesten daha fazla şaşırmıştım doğrusu. Çünkü ona Mihrimah'tan hoşlanıp hoşlanmadığını sorduğumda bana kök söktürmüş ve emin olamadığını söylemişti. Şimdi ise kendinden emin ve kararlıydı. İçinden bambaşka bir adam çıkmıştı.

Amcam o gün Mihrimah'ın doğum günü için kolye baktığı yerde, meğerse evlenme teklifi yapmayı planlamış ve bir de yüzük almıştı. Bunu sonradan öğrenmiştim.

Olanları duyduğumda ne kadar sevindiğimi anlatmaya ise kelimelerim yetmezdi. Hatta bir süre ağlama krizine falan girmiştim. Kendimi engelleyememiştim. Bunlar hep hamileliktendi.

Mihrimah planladığı gibi ara tatil için Fas'a gitmiş ama geri dönmüştü. Gitmeden önce ona küçük bir doğum günü kutlaması yapmıştık ama onun için asıl hediye amcam olmuştu. Doğum gününün olduğu gün, bizimkilere bir kaç yalan söyleyerek Fas'a uçmuştu amcam. Onu karşısında gördüğünde Mihrimah'ın ne kadar mutlu olduğunu söylemeye gerek bile yoktu.

Amcamın bana fotoğrafını attığı ve Mihrimah'a doğum günü hediyesi olarak aldığı kolyeyi, Mihrimah bir an olsun boynundan çıkarmıyordu. Gerçi bunun amcamın hediyesi olduğunun sadece ben farkındaydım. Bildiğimi de ona söylememiştim. Fas'tan döndüğünde boynunda görünce anında anlamıştım.

Kolyesinin yanında uzanan ve ucu görünmeyen bir de zincir vardı Mihrimah'ın boynunda. O da amcamın evlenme teklifi yaparken verdiği yüzüktü. Henüz kimselere bir şey söyleyemediğimiz için parmağına takamıyordu Mihrimah. Kıyamıyordum ona, ikisine de kıyamıyordum. Bir an önce herkes öğrensin, rahat etsinler. Aşklarını doya doya yaşasınlar istiyordum.

"Eninde sonunda söyleyeceksiniz ama." dedi Ece. Yanımdaki sandalyeyi çekip oturmuştu. Kafe biraz kalabalıktı. Çiçek abla ve Ece durmadan çalışıyorlardı. Şimdi biraz mola vermişti.

"Biliyorum, biliyorum ama... neyse şuan için önemli değil. Biraz daha zamana ihtiyacımız var. Hem ben hala inanamıyorum zaten. Önce kendim alışmalıyım sanırım." Mihrimah amcamla olan ilişkilerinde bahsederken oldukça utangaç davranıyordu. Birbirlerine o kadar uyumlulardı ki, ilk defa amcamı da bu kadar çekingen görüyordum.

"Neye inanamıyorsun?" dedim.

"Fatih'e, bazen bana başka biri gibi görünüyor." dedi. Elini boynundaki kolyeye götürmüştü.

"Nasıl?" diye hemen atladı Ece.

"Ne bileyim, çok yakın davranıyor. Komik, eğlenceli, tamam yeri geldiğinde ciddi oluyor ama ben onu daha önce hiç böyle görmemiştim. Daha doğrusu, bana karşı böyle görmemiştim." demek amcamın diğer yüzüyle tanışmıştı.

"Alışırsın. O sevdikleriyle uğraşmaya bayılır. Sana da fazlasıyla değer veriyor. Koleksiyonundan kitap verdiğini hala unutmadım. Bana bile vermemişti." zamanında az kapılarını aşındırmamıştım onun. Okumak için bile bir tanesini vermemişti bana.

Acımasızsın Sevgilim [Tamamlandı✔]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin