58.Bölüm: Dedikodu

4.3K 289 5
                                    

58.Bölüm: Dedikodu

Nasıl becermiştim bilmiyorum ama Kerem'i o durumda, oradan uzaklaştırmayı başarmıştım. Midem bulanıyor diye yalan söylemiştim ve kendimi lavaboya atmıştım.

Kerem kapının arkasında bekliyordu. İçeri girmesine izin vermemiştim. Ben de içeride yüzümü yıkıyordum.

Bu gerçek miydi şimdi? Gördüklerim gerçek miydi? O sarılışta belki duygusal bir şey yoktu. Ben yanılıyordum. Ya da kimi kandırıyordum ben, tabi ki de vardı.

Aynadaki görüntüme gülmeye başladım. Amcam ha? Benim amcam. Güya onun aşk meşk işlerinde gözü yoktu. Beni Kerem'le nişanlanmamam için ikna ederken öyle söylemişti. Şimdi elime düşmüştü işte.

Düşününce yakışıyorlardı da. Hem de çok yakışıyorlardı. Gerçek olsa ne güzel olurdu.

Kendi kendime düşüncelere dalmışken Kerem kapıya vurmuştu.

"Şirin, iyi misin?" demişti.

"İyiyim, geliyorum." derken elimi kurulamış ve kapıyı açmıştım.

"Nasıl oldun?" Kerem oldukça endişelenmiş görünüyordu. Ah ona kıyamıyordum ama elimden de bir şey gelmiyordu. O anda yapmam gereken en doğru şeyi yapmıştım.

"Daha iyi. Bu gün biraz yoruldum sanırım, ondan oldu. Hadi yemeğe inelim." diye koluna girmiştim.

"İstersen odada biraz uzan. Sonra ben sana yemek getiririm."

"Gerek yok. İyiyim ben, gidelim."

Beraber aşağı indiğimizde herkes masada yerini almıştı. Bizi bekliyorlardı. Biz de yerimizi aldıktan sonra yemek başlamıştı. Şuan ki durumda kendi halime gülesim geliyordu. Mihrimah'a baktığımda gözünü benden kaçırıyordu. Amcama baktığımda ben sanki orada yokmuşum gibi davranıyordu. Kahkaha atmamak için kendimi zor tutarak, sonunda yemek yemeği bitirdiğimizde daha fazla dayanamamış ve Mihrimah'ın yanına gitmiştim.

Aslında ilk amcamla konuşmak istemiştim ama yemekten sonra bir köşe de Tarık eniştemle tavla oynamaya dalmıştı. Böyle yaparak benden kaçacağını sanıyordu ama yanılıyordu.

Ablam, Ece ile bebek hakkında konuşmaya dalmışken yanlarından kalkmış ve Mihrimah'ın yanına gelmiştim.

Balkonda ki tekli koltukların birine oturmuştu. İçeri girince sanki onun görmemişim gibi direk manzaraya yönelmiştim. Gözlerimle, yandan ne yaptığını anlamaya çalışıyordum.

Derin bir nefes alıp, ayağa kalkmıştı. Sonra omzuma bir şal konduğunu hissetmiştim. Şala sarılırken;

"Sağ ol." Demiştim.

"Kendine dikkat etmelisin, artık iki canlısın." demişti yanımda durarak. Tamam, ben bir gazla sormak için buraya gelmiştim ama şimdi nasıl lafa girecektim ki? Mihrimah'la iyi anlaşıyorduk tamam ama sonuçta yeni tanışmış sayılırdık. Ece ile olduğu gibi rahat bir şekilde pat diye soramazdım ki.

İkimizde bir süre öylece durduktan sonra Mihrimah lafa başlatmıştı;

"Hadi, sor. Merak ediyorsun değil mi?" demişti. Ona dönmüştüm.

"Evet, çok!" demiştim. Yalan söylemeye gerek yoktu.

"Aslında anlatacak pek bir şey yok." sesinden hayal kırıklığı anlaşılıyordu. Birden endişelenmiştim.

"Nasıl yok?" demiştim. Yanlış mı anlamıştım acaba?

"Siz oldukça samimiydiniz sanki. Aranızda bir elektrik var gibiydi." diye devam etmiştim. Aklıma ilk gelenleri söyleyerek.

Acımasızsın Sevgilim [Tamamlandı✔]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin