13.Bölüm: O Gece

11.8K 522 21
                                    

Yıldızlar ve yorumlar nerede bakalım... 

Burası ışıl ışıl olsa keşke...


13.Bölüm: O Gece

"Evet öyle de, ne bileyim Ece, ben yapamayacağım galiba. Hadi hemen götür beni buradan."

"Ece ben dayanamıyorum. Heyecandan ölücem sanırım. Çabuk gidelim hadi." diye üstelememe rağmen, inanamıyormuş gibi bana bakmaya devam ediyordu. Kıpırdadığı ya da arabayı çalıştırdığı yoktu.

"Saçmalama ve in şu arabadan Şirin!" diye ciddi bir şekilde söylemişti ama sesi normalden yüksek çıkmıştı. Resmen bana bağırmıştı. Şimdi şaşırma sırası bendeydi.

"Ne?" diyebildim sadece.

"Çocuk oyuncağı mı bu? Gelsin istesinler dedikten sonra böyle korkak gibi kaçıp gidemezsin. Ne kadar bencilsin." dedi. Söylediklerinde haklı olabilirdi ama ilk defa en yakın arkadaşımdan böyle bir şey duyuyordum. Beni resmen azarlıyordu.

"Ece fazla abartmıyor musun? Sadece biraz kafam karıştı o kadar." diye kendimi savunmaya çalıştım.

"Hiç sanmıyorum. Hem anlamıyorum o kadar yıl sonra bulduk birbirimizi bir daha kaybetmek istemiyoruz diyorsun ve şimdi kaçmaya çalışıyorsun!" kısa bir an yaşadığım tereddüt, Ece'nin yüzüme tokat gibi gerçekleri çarpması ile son bulmuştu.

Ne diyordum ben böyle? Heyecandan kim ölmüştü bu zamana kadar. Böyle davranmak hiç bana yakışıyor muydu!

"Tamam, hadi inelim artık. Bir an saçmalamış olabilirim ama şimdi aklım başıma geldi. Kızma bana hadi, gidelim." diye konuyu kapatmaya çalıştım. Şimdi burada kavga etmenin ne yeri ne zamanıydı. Üstelik haksız olduğum bal gibi ortadaydı.

"İyi tamam, in bakalım." derken biraz daha iyi görünüyordu. Bende derin bir nefes aldım. Ece'ye ne kadar teşekkür etsem azdı sanırım. Beni büyük bir yanlıştan döndürmüştü.

"Teşekkür ederim sana ve özür dilerim." demiştim arabayı kilitlerken.

"Önemli değil ama bir daha olmasın." derken kızmış gibi gülümsemişti. Böylece bu konu kapanmıştı. Beraber evin önüne geldiğimizde kapıyı ben çaldım.

"Onları masanın üzerine götürün. Hadi çabuk olun!" annemin sesi çelik kapıdan duyulmuştu. Anlaşılan koridordan komut veremeye devam ediyordu.

Heyecandan ellerim terlemişti, bacaklarım da ince topuklar yüzünden daha fazla titriyordu. Kapı açıldığında annem yorgun bir yüz ifadesi ile bizi karşıladı.

"Şirin!" dedi annem bana bakarak. Beni baştan aşağı şöyle bir süzdü.

"Çok güzel olmuşsun kızım." diye devam etti.

"Sen de çok şıksın. Baya özenmişsin bakıyorum." üzerinde çok şık bir lacivert takım vardı. Eteği dizlerinin altındaydı. Ceketinin içine tozpembe bir gömlek giymişti. Taktığı şal gömleğiyle aynı renkti. Yakasındaki broşun ışıltısı göz kamaştırıyordu. Normalde topuklu ayakkabılardan nefret etmesine rağmen bu güne özel bir ayrıcalık tanımıştı anlaşılan.

İçeri girdiğimizde ise bizi daha büyük bir sürpriz bekliyordu. Sabah biz nasıl akşama kadar hazırlanacağız diyen annem döktürmüştü. Masanın üzerinde yok yoktu. Tatlılar, tuzlular, hafif atıştırmalıklar hepsi çok ağız sulandırıcı gözüküyordu.

"Yine döktürmüşsün Asuman Hanım!" derken masanın üzerinden aldığı zeytinyağlı yaprak sarmayı ağzıma atmıştı Ece.

"Bozma şunu!" diye eline vurmuştu annem. Bende gülümsemiştim bu hallerine. Ece annemle çok yakındı. Hatta bazen benden bile yakın. O kadar uzun zamandı birlikteydik ki Ece ile annem onu da artık bir kızı olarak görüyordu.

Acımasızsın Sevgilim [Tamamlandı✔]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin