56. Bölüm: Erkeklerin Savaşı

5.4K 293 18
                                    


E

ğer sizde Araf öğretmen ve Ahu'nun gerçek hikayesini merak ettiyseniz, bir de onlardan dinleyin. 99 Sebep ilk bölüm. Sorularınızın cevabı, ya da başlangıcı olabilir.



56. Bölüm: Erkeklerin Savaşı

Geçmişle ilgili tüm yaşananları anlattıktan sonra şimdi kendimi daha hafiflemiş hissediyordum.

Kerem'le konuşup bir karar almıştık. Artık düşmanımızı biliyorduk ve eğer bize saldırmaya kalkarsa çoktan kendimizi hazırlamış olmalıydık.

Kerem ona anlattıklarımı amcama anlatacak ve ikisi Faruk'un ölümüyle, Ahu'nun bir ilgisi olup olmadığını araştıracaktı.

Bu durumu şimdilik Didem'e söylemeyi düşünmüyorduk. Kız ne zamandır nişanlısının katilini arıyordu. Şimdi eğer yanlış yolda olduğunu öğrenirse yıkılırdı. Ya da daha kötüsü, doğruysa kendi başına bir şey yapmaya kalkışabilirdi ve onu kimse durduramazdı.

Faruk'un başına gelenlerin sebebi belki de Ahu değildi. Araf öğretmenin bir akrabası, ya da ona değer veren biri de olabilirdi. Henüz bilmiyorduk ama şöyle bir geçek vardı ki; Faruk'un ve Araf öğretmenin ölümleri kesinlikle birbiri ile bağlantılıydı.

Bu beni korkutsa da yalnız olmadığımı bildiğim için o kadar da korkmamaya çalışıyordum.

En anlamlandıramadığım şey ise Faruk'un ölümünün sadece bir intikam olduğunu düşünmekti. Biri mesleğinden atıldı diye, hem de kendi hatası yüzünden, böyle ceza verilmesi çok saçmaydı. Bunu da ancak bir psikopat yapardı.

Bizim yapmamız gerekse, her zamankinden daha dikkatli olmaktı. Neyse ki bizi ve sevdiklerimizi koruyan insanlar vardı. Bu da içimi rahatlatıyordu.

**

Beraber eve döndüğümüzde saat sekiz buçuğa geliyordu. Henüz salonda kimse yoktu. Ya da ben öyle sanıyordum. Birden mutfaktan annem çıkınca korkmuştum.

"Anne?" demiştim otomatik olarak. Annem kızgın bir şekilde bir bana, bir Kerem'e bakıyordu.

"Şirin, Kerem! Sizi bu saatte dışarıda ne işiniz var?" diye otoriter bir şekilde sormuştu. Yakalanmıştık.

"Şey... biz taze ekmek ve simit almak için çıkmıştık." diye hemen önceden hazırladığım acil durum planını ortaya atmıştım. Kerem'de elindeki kese kağıdını kaldırıp gülümsemişti.

"Kızım söyleseydin aldırırdık. Hasta hasta çocuğu niye yoruyorsun?" anneme bak sen? Demek benim için değil, damadı için endişelenmişti.

"Aman anne ya! Canım istedi, hem hamileyim ben." diye aklıma ilk gelen şeyi söyledim. Bunu kullanabilirdim değil mi? Annem bana kızgın bir şekilde bakarken Kerem araya girmişti.

"Önemli değil Asuman anne. Hem doktor kısa kısa yürüyüşler yapmamı söylemişti, iyi oldu." Kerem elindeki ekmekleri ve simitleri bırakmak için mutfağa giderken sinirle arkasından bakmıştım. Yine tüm ihale bana kalmıştı iyi mi?

"Yat kalk şükür et kızım. Bu devirde böyle damat..." diye başlamıştı ki annem hemen onu susturmuştum.

"Acaba ben üvey evlat falan olabilir miyim? Bir DNA testi falan yaptırsam fena olmaz sanki." annem koluma hızla vurmuştu. Canımı çok acıtmasa da açıtmış gibi vurduğu yeri ovalamaya başladım.

"Seni nankör!" derken gülümsüyordu. Bende ona gülümsemişti. Annemle böyle ana kız didişmelerimizi yapmayalı baya olmuştu. Özlemiştim bu hallerimizi.

Acımasızsın Sevgilim [Tamamlandı✔]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin