Mert diye seslenip yanıma çağırıyorum. Gülümseyerek geliyor.
-"Teşekkür ederim geldiğin için." diyorum.
-"Lafı olmaz sen iyi ol da..." diyor ve devam ediyor:
-"Emreyle aramız düzelsin istiyorum sen arada kalma diye... Yemeğe gidelim mi hep beraber?"
-"Benim için sorun yok ama Emreyede bir sorayım." diyorum.
-"Bir de bir kız arkadaşım var yeni tanıştık sayılır seni onunla tanıştırmak istiyorum." diyor.
-"Tabi onuda getirirsin iyi olur."diyorum. Emreyi arayıp soruyorum ve akşamki yemeğe isterlerse gelsinler diyor. Şaşkınlık ve sevinçle Merte haber veriyorum.
Eve gidip hazırlanıyorum. Sera için bir kaç tohum sipariş etmiştim onların geldiğini haber veriyor Esra.
-"Yarın hallederiz birlikte tamam mı?" diyorum.
-"Olur patron sen eğlen iyice."diyor. Ve kapatıyoruz telefonu. Siyah düz bir elbise giyiyorum. Hafif bir makyaj ve korna sesiyle cama çıkıyorum. Emre gelmiş merdivenleri birer ikişer inerken annemin yavaş düşeceksin ikazlarını duymazdan geliyorum.
Evden çıktığımda arabaya yaslanmış siyah şık takım elbisesini beyaz gömleğiyle tamamlamış Emreye hayran bakakalıyorum.
-"Gel şaşkın sevgilim benim."diye sarılıyor belime. Ve" Göz kamaştırıyotsun yine." diyor.
-" Benim gözüm kamaştı çoktan... "diyorum. Arabanın kapısını açıyor teşekkür edip arabaya biniyorum. Kazadan sonra ilk insan içine çıkışını heyecanlıyım biraz. Radyoyu karıştırıyorum şarkı söyleyerek devam ediyor yolculuğumuz. Nihayet restauranta geliyoruz. Kurt gibi acıktım prenseslik buraya kadar.
Mertle Emre selamlaşıyorlar bende selam verip Emrenin çektiği sandalyeye oturuyorum.
-"Kız nerede?" diyorum Merte.
-"Trafiğe takılmış gelecek biz söyleyelim yemekleri isterseniz." diyor. Menüyü istiyoruz. O sırada Merhaba sesini duyuyorum kafamı kaldırıyorum:
Sarışın orta boylu bir kız görüyorum. Masaya oturuyor.
-"Merhaba." diyoruz aynı anda hepimiz.
-"Eliz ben..." diye tanıtıyor kendini.
-"Memnun oldum. Eylül bende." diyorum.
-"Emre ben de." diyor sevgilim.
-"Emre seni tanıyor gibiyim sanki daha önce görmüş olabilir miyim seni?" diyor Eliz.
-"Mümkünatı yok. Ben sizi ilk defa görüyorum." diyor. Ve ekliyor:
-"Gerçi ben yanımdaki hatundan başkasını göremiyorum." deyip elimi öpüyor nazikçe...
Gururla doğruluyorum yerimde. Siparişleri veriyoruz. Mert:
-"Emreyi görmüş olabilirsin. Senin çalıştığın spor salonuna geliyordu bir dönem." diyor.
-"Dediğim gibi ben hatırlamıyorum sizi." diye dişlerini sıkarak konuşuyor Emre Merte bakıp...
-"Neyse canım şimdi tanıdık seni işte." diyorum Elize ortamı yumuşatmak için.
-"Öyle... Mert senden çok bahsetti."diyor Eliz.
-"Ya ne dedi bakalım benle ilgili?" diyorum.
-"Ne kadar sevecen biri olduğunu her yardımına koştuğunu falan anlatmıştı."diyor.
-"Sağolsun o da benim için aynı şeyleri ifade ediyor." diyorum.
-"Öyledir benim sevgilim."diyor Emre.
Gülümseyerek bakıyorum...
Yemekler nihayet geliyor.
-" Sen nasılsın Mert? "diyor Emre.
-" İyiyim Emre teklifime olumlu baktığın için teşekkür ederim. "diyor.
-" Uzatmaya lüzum yoktu. Sonuçta birbirimizi görmeye mecburuz."diyor Emre ciddi bir şekilde. Masanın altından dürtüp duruyorum ortam gerilmesin diye Emreyi... Yediğim boğazıma dizildi yemek iyi bir fikir miydi bilemiyorum. Şu geceyi bir atlatsak düşünceleriyle Elizi süzüyorum...
Kemancılar eşliğinde devam ediyor yemeğe. Ne tatlı melodiler ruhum dinleniyor. Tam o anda bir şeyler beliriyor gözümün önünde. Arabaya binişim, kaza anı... Direksiyonu çarpmamak adına kırışım. Dur diyorum yeri değil. Emre durgun halimden sezmiş olacak ki Eylül diyor. Ve bir bardakta su uzatıyor.
Eylül diye seslenişini duyuyorum kaza anında. Yine aynı panikle. Ama yanımda kimse yok tekim o arabada. Bu ses ne alaka o zaman?
-"Eylül!" diye sarsıyor Emre beni Mert ayağa kalkmış başımda bekliyor Eliz ne olduğunu anlamayan bakışlarla bizi izliyor.
-"İyiyim." diyorum. Emreyle bakıyorum sadece. Sudan bir kaç yudum alıyorum. Eliz beni elimi yüzümü yıkamak üzere lavaboya götürüyor. Boynuma ve yüzüme çarptığım su yine aynı kazayı anımsatıyor bana. Kazada çarpma anını. Sayıklamalarımı...
Elizi önden masaya gönderip psikoloğu arıyorum. Anlatıyorum olanları.
Sakin olmamı ve beynimin hatırlatması için ona izin vermem gerektiğini söylüyor. Bir kaç telkinden sonra kendimi iyi hissedince çıkıyorum lavabodan. Emre kapıda dikilmiş beni bekliyor.
-"İyi değilsen hastaneye gidelim." diyor telaşla bakarak.
-"İyiyim ama eve gitmek istiyorum." diyorum.
Masaya geri dönüp vedalaşıp ayrılıyoruz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eylül
General FictionEylülü ve onun çevresinde şekillenen bir garip olaylar silsilesini beraber çözmeye ne dersiniz?