Aykut arabayı hızlıca sürüp oradan uzaklaşıyor. Nereye gidiyoruz bilmiyorum. Kendimi toparlayıp:
-"Nereye?" diyorum.
-"Sahile..."
-"Burnun kanıyor. İznin olursa arabayı ben kullanayım sende kanı durdur."
-"İyi olur." diyerek arabayı durduruyor. Sürücü koltuğuna ben geçiyorum. Çantamın içinden peçete çıkarıp Aykuta uzatıyorum.
-"Çok mu kanıyor? Hastaneye gidelim mi?" diyorum.
-"Yok durur az sonra." Bu lafın üzerine arabayı çalıştırıyorum.
-"Özür dilerim her şey benim yüzümden oldu. Belkide hayatında olmamam daha iyidir."
-"Eylül senin ne suçun var? Neden daha iyiymiş?"
-"Bela gelmez başına en azından..." diyorum.
-"Başkalarının hatasının faturasını üstlenmeyi bırak bence. Ben bela seviyorum tamam mı?"
-"İyi sen kaşındın bak." diyorum. Gülümsüyor. Sahile varıyoruz. Arabayı durduruyorum.
-"Durdu mu bakayım?" diyorum.
-"Akmıyor gibi." diye mırıldanıyor. Yüzüne yaklaşıyorum.
-"Çok şükür durmuş."
-"Sen bir de karşı tarafın halini gör." diye sırıtıyor.
-"Gördüm gördüm." diyorum gülerek.
-"Benim anlam veremediğim bizi nasıl bulduğu..."
-"Bende onu merak ediyorum ama öğreneceğim." diyorum. Bu sözümden sonra hala yüzüne çok yakın konuştuğumu fark edip kendimi geri çekiyorum. Koltuğa yaslıyorum sırtımı.
-"Onunla konuşarak öğreneceksen bırak belirsiz kalsın Eylül." diyor sert bir ses tonuyla.
-"Ben onunla konuşmasam o benle konuşmayacak mı sanıyorsun? Kendi dökülür zaten, öğreniriz."
-"O da seninle konuşmayacak. Konuşursa da ben olacağım yanında. Bak bu işin şakası yok. Zorba herifin teki sağı solu belli olmaz."
-"Nasıl yanımda olacaksın yirmi dört saat?"
-"Bir kaç gün işe seninle birlikte geleceğim." diyor. Şaşkınlıkla yüzüne bakıyorum.
-"Ciddi misin?"
-"Evet."
-"Teşekkür ederim ama gerek yok. Hem benim için işinden gücünden geri kalmanı istemem."
-"İş güç bensiz de yürüyebilir. Aklımın sende kalmasını istemiyorum. Lütfen izin ver."
-"Tamam ama sadece bir kaç gün?" diyorum.
-"Tamam."
-"Ha bir de bir şartım var."
-"Neymiş?"
-"Yanımda olduğun sürede Esra da sizin kafe de olsun. Bizi bilgilendirsin."
-"Eleman değişimi diyorsun yani. Pekala için böyle rahat edecekse öyle olsun.Kabul."
-"Aşk olsun Aykut Beyciğim siz patronsunuz ne elemanı." diyorum sırıtarak. Arabadan iniyor. Kapımı açıyor.
-"Sahil havasında yürümeye ne dersiniz Eylül hanım?"
-"Çok iyi olur." diyerek arabadan iniyorum. Hava biraz soğuk ama tatlı bir esinti var. Mis gibi havayı içime çekiyorum.
-"Sıcak bir çaya ne dersin?" diyerek seyyar satıcıyı işaret ediyor.
-"İçilir bu havada..." diyorum. Çayları alıp bana uzatıyor.
-"Teşekkür ederim."
-"Afiyet olsun canım." Çaylarla yürümek zor olacağı için bir banka oturuyoruz. Ceketini çıkarıyor omzuma atıyor.
-"Üşüme." diyor.
-"Ama sen üşüyeceksin."
-"Yok o kadar soğuk değil sen beni düşünme."
-"Sahil havası almayalı baya olmuş ya onu fark ettim."
-"Uzun zamandır ertelediğimiz tüm güzel aktiviteleri yapalım mı?"
-"O nasıl olacak?"
-"Şöyle... Sen bana yapmak istediğin her şeyin listesini yapıp vereceksin. Ben de gerçekleştireceğim."
-"Kulağa hoş geliyor. Peki sınırlama var mı?"
-"Elimden gelen her şeye tamamım." diyerek çayından bir yudum alıyor.
-"Tamam. Yarın serada birlikte hazırlarız."
-"Olur."
-"Aklıma gelmişken Esraya haber vereyim de yarın direk kafeye geçsin." diyerek telefonu elime alıyorum.
-" İzninle." diyerek ayağa kalkıp bir kaç adım uzaklaşıyorum. Esrayı arıyorum.
-"Efendim aşko?" diye açıyor telefonu.
-"Yarın seraya gelme."
-"Kovuldum mu?"
-"Ya bir lafımı bitirmeme izin ver. Aykutun kafesine transfer oldun bir kaç günlüğüne."
-"Sebep?"
-"Şu an anlatmak için çok uygun değilim. Aykut serada benimle olacak bir kaç gün."
-"Anlaşıldı bir şeyler olmuş ama ne olmuş anlayamadım. Tamam da ben kafede ne yapacağım?"
-"Çalışanlarla ilgilen. Ve ne iş varsa yardımcı ol işte ne bileyim. Oranın kontrolünü sağla. Her akşamda bizi bilgilendir."
-"Anlaşıldı patron. Alırım ifadeni ama."
-"Oğuz anlatır sana. Adresi gönderiyorum sana. Hadi kapıyorum. Görüşürüz."
-"Tamam. Görüşürüz." diyor. Adresi yazıp gönderiyorum. Aykutun yanına dönüyorum.
-"Tamamdır. Gidelim mi artık?" diyorum.
-"Olur." diyerek ayaklanıyor. Arabaya yürüyoruz. Anahtarı uzatıyorum.
-"Ben de kalmış." diyorum. Kapımı açıyor ve kendi de arabaya biniyor.
-"Müzik işi sende." diyor. Şarkıları değiştire değiştire sonunda birinde karar kılıyorum.
-"Sen arkadaşınla konuşurken bende bizim çalışanlara mesaj attım. Sabah şaşkınlığa uğramasınlar diye."
-"İyi yapmışsın.Sorun yok değil mi?"
-"Olabilir mi?" diye gülümsüyor.
-"Mekanın sahibi olunca demek ki." diyor ve gülümsüyorum.
Evin önünde arabayı durduruyor. Ceketin hala üzerimde olduğunu fark edip çıkarıyorum.
-"Kalabilir istersen."
-"Aa yok teşekkürler."
-"Yarın sabah kaçta alayım seni?"
-"Zahmet etme ben gelirim."
-"Aynı yere gideceğiz zaten ne zahmeti..."
-"Sekiz gibi burada ol o zaman. Kahvaltı yapma sakın güzel planlarım var." diyorum.
-"Tamam."
-"Görüşürüz." diyerek arabadan iniyorum.
-"Görüşürüz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eylül
General FictionEylülü ve onun çevresinde şekillenen bir garip olaylar silsilesini beraber çözmeye ne dersiniz?