Annemi arıyorum, çok geçmeden açılıyor telefon.
-"Efendim kızım?"
-"Nasılsın anne?"
-"İyiyim bebeğim sen?"
-"Ben de iyiyim, şey akşam müsait miyiz?"
-"Evet neden?"
-"Aykut'un ailesi oturmaya gelecek."
-"Buyursunlar..." diyor...
-"Ne yapayım akşama?"
-"Aperatif çayın yanına bir şeyler hazırla bende hazır bir şeyler alırım gelirken."
-"Sen alma, baban evde ona söylerim alır. Hadi tutma beni hazırlık yapayım öptüm."
-"Tamam yorma çok kendini, bende öptüm." diyerek kapatıyorum telefonu. Aykut'a bakıyorum.
-"Akşam bizdesiniz." diyorum...
-"Tamam ben haber veririm bizimkilere." diyerek telefonuna bakıyor. Bir şeyler yazıyor. Telefonu geri cebine koyuyor.
-"Ablama mesaj attım, haber verdim." diye açıklıyor... Başımla onaylıyorum.
-"Şimdi nereye gidiyoruz?" diye soruyorum arabaya binerken:
-"Söz için hazırlıklara başlayalım anca yetişir."
-"Ciddi misin? Sadece ikimiz mi yapacağız alışverişleri?" diye soruyorum merakla:
-"Tantana istemiyorum demedin mi, her şey zevkine göre olsun."
-"Olur, ne alacağız ben konuya çok hakim değilim." diyorum.
-"Önce kıyafetlerimizden başlayalım." diyor. İçimi heyecan sarıyor....
-"Olur..." diyorum. Alışveriş merkezlerinden birine geliyoruz. Otoparka arabayı park ettikten sonra, elimden tutuyor. Bedenimi bedenine yanaştırıyorum.
-"İlk alışverişimizin söz alışverişi olacağını tahmin etmezdim." diye mırıldanıyorum gülümseyerek.
-"Ben de öyle aşkım." diyerek gülüyor.
-"Siz kadınlardan korkulur." diye ekliyor.
-"Zorla ikna ettim sanki beyimize bak sen."
-"Şaka şaka." diye yanağımdan öpüyor. Önce benim kıyafetimi seçmekle başlıyoruz işe. Rastgele bir mağazaya giriyoruz. Bir kaç tane kıyafet belirliyoruz. Tek tek deniyorum. Aykutta koltuğun birine oturmuş elinde çantamla beni bekliyor. Her kıyafet için ayrı bir yorum yapması, ilgilendiğini gösteriyor. İçten içe hoşuma gidiyor bu durum... En son buz mavisi üzerime yapışan uzun bir elbise deniyorum. Aynada kendimi kontrol ettikten sonra kabinden dışarı çıkıyorum. Islık çalarak:
-"Üff çok güzel olmuşsun."diyerek ayağa kalkıp yanıma geliyor. Elimden tutup bir iki tur kendi etrafımda döndürüyor. Aynaya doğru çeviriyor.
-"Beğendin mi gerçekten?"
-"Beğenmek ne kelime bayıldım. Fikrimi soracak olursan hepsi çok güzel oldu ama bunu almalıyız." diyerek aynadaki görüntümü işaret ediyor. Bir kaç dakika kendimi inceledikten sonra:
-"Pekala bu olsun bende beğendim." diyorum.
-"Kolay beğendin, şaşırdım doğrusu..."
-"Ben diğer kadınlara benzemem Aykut Bey." diyorum kabine doğru ilerlerken:
-"Bilmez miyim?" diye sesleniyor.
Benim kıyafeti satın aldıktan sonra, Aykut'a takım elbise almak için başka bir mağazaya giriyoruz. Geri durup onun seçmesini bekliyorum. İki parça arasında kaldığını fark ediyorum.
-"Eylül sence hangisi olsun?"
-"İkisini de dene aşkım sonra konuşalım." diye kıkırdıyorum.
-"Doğru haklısın ben deneyip geliyorum." diyerek denemeye gidiyor. Ben de diğer takımlara göz gezdiriyorum beklerken. Az sonra Aykut geliyor. Adam yakışıklı çuval giyse yakışır da, bu kadarı da fazla! Mağazada çalışan kızlar dört bir yanını sarmış fikirlerini sıralıyorlar, sözde! Usulca sözlerini keserek:
-"Çok iyi olmuş aşkım tam sözümüze yakışır bir takım!" diyerek "O benim yaklaşmayın!" mesajını inceden veriyorum hemcinslerime... Kızlar mesajı alarak uzaklaşıyorlar.
-"Bir şeye ihtiyacınız olursa seslenmeniz yeter!" diyor giderken Aykut'a biri...
-"Yok canım sanmıyorum ihtiyacımız olacağını." diyerek Aykut'un elini tutuyorum. Aykut gördüğü ilgiden memnun:
-"Kıskandın mı sen?" diye soruyor gülerek.
-"İçine düştüler ne yapayım?"
-"Öyle mi? Benim gözüm senden başkasını görmediği için dikkat etmedim." diyerek alnımdan öpüyor.
-"Benim de gözüm şu an senden başkasını görmüyor. Bu ne yakışıklılık acaba?"
-"Beğendiysen diğerini denemeyeyim." diye mızıldıyor.
-"Bence de deneme, kızlar seni yemeden çıkalım buradan." diyorum başımla kızları işaret ederek. Bizim baktığımızı fark edip önlerine dönüyorlar.
-"Tamam bunu alıyoruz o zaman uygun bir kravat seçsene aşkım ben şundan kurtulana kadar." diyerek kabine gidiyor. Kendi elbiseme uygun bir renk seçiyorum kravat olarak. Siyah takımını mavi kravat patlatacaktır. Yani umarım. Aykut'un kıyafet işini de hallettikten sonra mağazadan çıkıyoruz.
-"Ayakkabı çanta falan ne eksikse alalım." diyor bana bakarak:
-"Masrafa gerek yok evde yüzlerce var." diyorum.
-"Olmaz öyle gel bakalım." diyerek elimden çekiştirerek bir ayakkabı ve çanta mağazasına sokuyor.
-"Ne adamsın sen ya! Herkes alışverişten kaçar sen zorla sokuyorsun beni!" diye hayran hayran bakıyorum. Beğendiğim ayakkabıları satıcıya izin vermeden kendi önümde diz çökerek ayağıma giydiriyor. Hayranlığım git gide artıyor. Bu kadar ilgi... Hoş... Seçtiğim ayakkabıya uygun çanta da bulup satın alıyoruz. Mağazadan çıkıyoruz:
-"Her şeyi sen ödedin yemekler de benden. Ona da itiraz istemiyorum!" diye şartımı sunuyorum.
-"Çok açım hiç karşı çıkacak halim yok küçük hanım siz kazandınız." diyor.
-"Yardım edeyim mi?" diyorum elinde ki alışveriş poşetlerine bakarak:
-"Hayır ağır değiller sadece bir yer bulup oturalım yoruldum." diyor.
-"Ben de yoruldum." yemek alanına doğru ilerliyoruz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eylül
General FictionEylülü ve onun çevresinde şekillenen bir garip olaylar silsilesini beraber çözmeye ne dersiniz?