Seradan çıkıp evin yolunu tutuyorum. Erken çıkmamın sebebi annemi avukatla görüşmesine bırakacağım. Kapının önüne geldiğimde annemi arıyorum ve aşağıya iniyor.
-"Kusura bakma bir türlü fırsat bulamadım. Anca bugün gidebiliyoruz..."
-"Ne demek kızım sen kusura bakma bunca işinin arasında birde benimle uğraşıyorsun."
-"Sen bunca işin arasında en güzel uğraşsın annem olur mu öyle şey?"
Gülümsüyor.
-"Bekleyebilirim seni."
-"Ben arkadaşlarımla buluşacağım buradan sonra sen de işine git kızım."
-"Pekala. Evde görüşürüz."
-"Görüşürüz." diyerek arabadan iniyor.
Arabanın torpido gözünde peçete ararken anahtar buluyorum. Emreyle benim oturacağım evin anahtarı... Uzunca bir süre anahtara bakıyorum. Kendimi toparlayıp seraya dönüyorum. Serada Oğuz ve Esrayı çalışırken buluyorum.
-" Oğuz senide alalım istersen buraya." diyorum gülümseyerek.
-"Ne güzel olur yenge ya. Bizim işler sıkıcı biliyorsun."
-"Kolay gelsin." diyerek paltomu askıya asıyorum.
-"Saol hoş geldin." diyor Esra.
-"Oğuz bunu Emreye verir misin?" diyerek cebimdeki anahtarı Oğuza uzatıyorum.
-"Olur..." diyerek anahtarı elimden alıyor.
-"Yapma be evinizin anahtarı mı bu yoksa?" diyor.
-"Emrenin evinin anahtarı artık." diyorum ve koltuğa oturuyorum.
-"Yenge hiç mi şansı yok perişan kaç gündür ben şahidim bak..."
-"Bu konuya hiç girme Oğuz seni severim biliyorsun bu konuya hiç dahil olma." diyerek sert dille uyarıyorum.
-"Anlaşıldı yenge nasıl istersen."
-"Yenge demesen mi artık Oğuzcum?" diye dürtüyor Esra.
-"Alışmışım napayım?"
-"Canın nasıl isterse öyle hitap edersin. Beni etkilemiyor merak etme Esram." diyorum.
Telefonuma bakmak yeni aklıma geliyor. Aykut fotoğraf göndermiş. Çiçekleri kafede nereye koyduğuna dair bir fotoğraf. Ardındanda bir mesaj iliştirmiş:
-"Şimdilik fotoğraf gönderiyorum uğrarsan canlı olarak görürsün. Biz burayı uygun gördük. Güzel çiçek seçimi yapmışız. Eleştiriye veya öneriye açığım."
-"Çok güzel olmuş. Canlı görmek için uğrayacağım en kısa zamanda. Önerim olursa yüz yüze söylerim." yanıtını veriyorum.
-"Bekleriz. Memnunda oluruz..." mesajını gönderiyor.
-"Yarın mı desek uygunsan? Çalışanlara sen anlatırsın hem çiçek bakımını..."
-"Yarın uğramaya çalışacağım Aykut."
-"Sık boğaz etmiyorum değil mi?"
-"Yo değişik ortam görmüş olacağım. Şu sıralar en ihtiyacım olan şey."
-"Mesaj atmam da bir sakınca var mı?"
-"Yok."
-"Hayatında biri falan vardır yanlış anlasın istemem."
-"Hayatımda biri yok Aykut istediğin zaman mesaj atabilirsin."
-"Buna sevindim. Sen sormadın ama söyleme gereği duydum. Benim de hayatımda biri yok."
-"Belirttiğin için teşekkür ederim."
-"Yarın istersen kahvaltıya gel yine. Sabah sakin oluyor seninle daha iyi ilgilenebilirim."
-"Kahvaltınız lezzetliydi neden olmasın?"
-"İlgimizin önemi yok anlaşıldı."
-"O da yanında bonus diyelim... Yarın görüşürüz. Şimdi çalışmam lazım..."
-"Görüşürüz kolay gelsin."
Telefonu masaya koyuyorum. Aykutla konuşmam ne kadar doğru diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Sonunda yanlış bir şey yapmadığım kanaatine varıp işime dönüyorum. İşleri hafifletince seradan erken çıkıyorum. Eve gittiğimde sofrayı hazır buluyorum.
-"Nasıl geçti görüşmen anne?"
-"İyiydi kızım. Yarın açacak davayı."
-"Güzel. Sevindim."
-"Hayırlısı olsun hakkında kızım." diyor anneannem, anneme...
-"Senin günün nasıldı Eylülcüğüm?"
-"Güzeldi. Yeni tanıştığım bir bey var. Kendisi müşterimiz olarak seraya geldi bugün. Sonra yeni siparişlerim geldi... Çalıştık işte..."
-"Yeni beyle nerede tanıştın?" diyor annem.
-"Şu geçen beni aradığında telefonuma çıkan bey... Aykut adı."
-"Hımm... Nasıl tanıştınız?"
-"Telefonumu mekanda unutmuşum. Aynı mekanda o da varmış. Bulmuş. Kafesine gittim aldım sonra. Öyle yani."
-"Kafesi de mi varmış?"
-"Evet. Götürürüm seni bir gün."
-"Merak ettim vallahi götür. Sen bahsetmezsin öyle herkesten."
-"Sen sordun bende anlattım öylesine anne."
-"Tabi bilirim ben evladımı. Yemeğini ye soğutma." diyerek fırçasını atıyor.
Yemekten sonra uyumak üzere odaya çekiliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eylül
General FictionEylülü ve onun çevresinde şekillenen bir garip olaylar silsilesini beraber çözmeye ne dersiniz?